Selamun Aleyküm,
Tasavvufun bugüne kadar bir çok tanımı yapılmıştır.İzninizle bazı İslam büyüklerinin tassavvufu nasıl tanımladıklarını anlatmak istiyorum.Bu tarifler Dr. Mustafa Kara’nın “ Tasavvuf ve Tarikatler Tarihi” adlı eserinden alınmıştır.
Mevlana Celalettin Rumi hazretleri Mesnevi Şerifi’nde : “Gam ve keder zamanında ferah bulmaktır.” ifadesini kullanmıştır.
Şeyh Ebu Muhammed El Ceriri Hazretleri : “Her türlü iyi ahlak ile ahlaklanıp her nevi kötü ahlaktan uzaklaşmaktır.” demiştir.
Ahmed Bağdadi : Kendini Allah’ın murad ettiği şey üzerine bırakıvermen, O’nun İradesine mutlak olarak teslim olmandır.
Ebu Bekir Şibli : Karşılıklı dostluk ve sevgidir. Hiçbir kaygı duymadan Allah ile beraber olmaktır.
Amr b. Osman Mekki : Kulun her vakitte, o vakit içinde yapılması en uygun olan amel ve ibadetle meşgul olmasıdır.
Ebu Said Miheni : Vasıtasız olarak kalbin Hakk ile kaim olmasıdır.
Cafer Huldi : Şerefli bir ahlaka doğru yükselmek, kötü ahlaktan yüz çevirmektir.
Ebu Bekir Kettani : Ahlaktır. Seni ahlaken geliştiren tasavvuf, kalp safası yönünden de geliştirmiş olur.
Tasavvufun en önce kim tarafından söylendiği belirlenemeyen diğer tarifleri ise şöyle:
Cömertliktir, zariflik ve temizliktir.
Uyanık ve muteyakkız olmaktır.
Kirlerden temizlenmek, kinlerden kurtulmaktır.
Şehvet ve arzuyu terk etmektir.
Mütevazi olmak, yedirmek, içirmek, ikramda bulunmaktır.
Bilmektir. Sadakattir, cömertliktir, ahlaktır.
Hakk ile muvafakat, halk ile gülüşmektir.
Cömertlik ve vefadır.
Tasavvuf, incinmemek ve incitmemektir.
Tasavvuf gönül bilgisidir.
Tasavvuf hikmetleşmektir.
Tasavvuf sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmektir.
Tasavvuf zıtları birleştirmektir.
Bütün bu tanımlar farklı gibi görünseler de aslında bu tariflerin hepsi aynı manayı ifade eder. Fark yalnızca tasavvuf ehlinin farklı karakterinden ileri gelir. Bunlar, tasavvufu yaşayan ve hissedenlerin gönül alemlerinden satırlara dökülmüş tariflerdir.
Sonuç olarak tasavvuf hakkında şunları söylemek mümkündür :
İnsanın kendinde gizli bir hakikat vardır. Bu hakikat onda daima bir tatminsizlik meydana getirir. Ne servet, ne mevki, ne makam, ne şan, ne de şöhret ona huzur vermez. Huzuru bulmak ve sükunete erişmek isteyen insan büyük bir arayışın içine girer. İşte tasavvuf bu ihtiyacı karşılamak için ortaya çıkar.Tasavvuf yaratılanın Yaratan'a daha bu dünyadayken kavuşma ihtiyacından doğar.
Selam ve dua ile
Hanif
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Başkalarına gül sunanın kendisi de gül kokusu içinde kalır Yazan Hanif
Cvp: Başkalarına gül sunanın kendisi de gül kokusu içinde kalır Yazan Sabri Tandoğan