Sayın “Gönül Dostu”,
5.1.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, minik yavrunun sevgi dolu bir kula ne kadar muhtaç olduğunu anlatırken beni de ağlattın. Zavallı yavrular, ana babalar keyif peşindeler, taptıkları paranın peşindeler, zevk, sefa peşindeler. O çocuğun sevgiye muhtaç olduğunu, asıl gıdasının sevgi ve ilgi olduğunu nefisleriyle yaşadıkları için bir türlü göremiyorlar. Bugün öyle anne babalar var ki çocuğun karnını doyurunca, ona güzel elbiseler giydirince görevlerini yaptıklarını sanıyorlar. Ne büyük aldanış. Ne utanç verici bir durum. Hangi yaşta olursak olalım bizim asıl ihtiyacımız biraz sevgi, biraz ilgi. Ben yetmiş dört yaşındayım. Ama o çocuk kadar benim de sevgiye ihtiyacım var. Benim de biraz sevgi görebilmek için yüreğim titriyor. Bu herkes için böyle. Ne yazık ki bu sevgiyi birbirimizden esirgiyoruz, bir iş yaptığımızı sanıyoruz. Yunus Emre “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” diyor. Bizler olmayacak şeyler peşinde koşuyoruz. Sonuç ne oluyor? Hepimiz bir güleryüze, bir güzel söze muhtaç olarak ölüyoruz. Bu mu insanlık, bu mu medeniyet. Eksik olsun. O zavallı bebeğin özlemi bir ömür boyu devam edecek ve hiç bitmeyecek. Allah sonumuzu hayır getirsin.
Akşama kadar çalıştırdığı işçisine bir öğle yemeği çıkartmayan o trilyoner hanıma da yuh olsun. O kadına insan değil hayvan bile denilmez. O kadın emeğini helal eder mi hiç? Onun o milyarları, trilyonları yarın fitil fitil burnundan gelecek. Alçak kadın, şerefsiz kadın. İnsan sadece utanç duyuyor. Yarın onu da görürüz, bakalım sonu nasıl gelecek?
İşte insanoğlu kendi cehennemini kendi yaratıyor. Kendi hayatını kendi zehir ediyor. Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Hırslarıyla hayatlarını zehir edenler Yazan "Gönül Dostu"
Cvp: Hırslarıyla hayatlarını zehir edenler Yazan Sabri Tandoğan