Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,
9.1.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, bir toplumda yaşıyoruz. Her çeşit insan var bu toplumda. Bütün mesele hayatımızı insanca, efendice, temiz bir şekilde yaşayabilmek. Biz bu dünyaya Rabbimizi bulmaya geldik. Her an ayrı bir imtihan içindeyiz. Deneniyoruz. Bir imtihan bitiyor, arkasından yenisi başlıyor. Ve bu durum son nefesimizi verinceye kadar devam ediyor. Önemli olan yılmadan, bıkıp usanmadan sabırsızlık göstermeden yolumuza devam edebilmek. Gayet tabi hayatta karşımıza bizi seven, sayan insanlar da çıkacak, sevmeyenler de. Sevenlerin karşısında takındığımız tavrı sevmeyenlere de göstermemiz gerekiyor. Yunus Emre, “Bir çeşmeden akan su, acı, tatlı olmaya” diyor. Bu imtihanlardan Peygamberlerden, velilerden bile uzak kalan olmadı. Ama onlar son nefeslerine kadar kutsal görevlerine devam ettiler. Taif’de Peygamberimiz İslamın güzelliklerini, insana kazandırdığı değerleri anlatırken ne hakaretlere maruz kaldı, ne taşlar atıldı. Ayakları bile kan içinde kaldı. Ama yine de onlar için hayır dua etti. Mesele burada yavrum. Herşeye rağmen yolumuza devam edebilmek. Ankara Gazi Lisesinde öğrenciyken müzik hocamız Sayın Faik Canselen Beyefendinin öğrettiği bir marş vardı, İleri Marşı. Kendi bestelemişti:
“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri
Yürü, atıl, devir karanlığı
Durma yürü, haydi ileri”
Hemen hergün bu marşı söylerim. Bizler de daha iyiye, daha güzele gidebilmek için elimizden geleni yapacağız. Madem ki ibadetlerin en güzeli insanları sevmek ve onlara hizmet etmek, başka ne bekliyoruz?
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Yürü, bu yol şeref, zafer yolu Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: "Yürü, bu yol şeref, zafer yolu" Yazan Sabri Tandoğan