Çok Sevgili muhterem büyüğüm, aziz babacığım, size ve çok değerli bütün dostlara sonsuz selam ve sevgilerle yeniden merhaba,

Efendim, yeni hicri yıl inşallah bütün hayırları ve güzellikleri beraberinde getiriri ve her günü renk dolu, ışık dolu, yaşama sevinci dolu geçer...

Değerli büyüğüm, siz gönül sohbetleri kitaplarınızın 2. cildinde

“Her insanda Nûru Muhammedi vardır ama, o güzelliklerin, o ışığın tezâhür ve tecelli edebilmesi için bir müsait ortama ihtiyaç vardır. Tıpkı bahar gelmeden, belli bir ısı, ışık, rutubet olmadan, belli fiziksel şartlar oluşmadan, kuru dallardan bahar çiçeklerinin açılıp fışkırmaması gibi... İnsanların da rahat olabilmeleri, huzurlu ve mutlu olabilmeleri için belli ortamlara ihtiyaç vardır. Sevgi, saygı, edep ve incelik, anlayış ve hoşgörü ortamında insan gönlündeki gizli güzellikler, bahar çiçekleri gibi açarlar, gözleri ve gönülleri kamaştırırlar.”

diye anlatıyorsunuz. Gerçekten de bugün aslında insanın şikayet ettiği birçok durum bir başka yaklaşım içinde olunabilse değiştirebilir, kötü, çirkin olarak vasıflandırılan birçok insanın da aslında içinde pek çok güzellikleri barındırdığı görülebilir. Her insan özünde toprağa atılan bir tohum gibi. Ondan bir güzellik yeşermiyorsa o kimsenin beklediği, özlediği, hasretini çektiği sevgiyi, saygıyı, ilgiyi,  şefkati kimseden bulamamış olduğunu söyleyebiliriz.

Efendim siz bundan yıllar önceki bir tv sohbetinizde Danıştay’da sizi ziyaret etmek için gelen bir hayat kadınından bahsetmiştiniz. Önce o hanımın edep dışı bir kıyafetle geldiğini, oturduğunu, ama sizin onu çok büyük bir incelikle karşıladığınızı, saygıyla dinlediğinizi anlatmıştınız. Ve yine sizin bu saygı ve şefkat dolu yaklaşımınızla birlikte o hanımın bir süre sonra oturuşunu değiştirdiğini, elbisesini düzeltip, toparladığını ve nihayet ağlamaya başladığını, nedenini sormanız üzerine de “Şimdiye kadar hiç kimse bana bu şekilde saygı göstermemişti ki” deyişini anlatmıştınız. Ve sonrasında o hanıma  içinden çıkmak istediği kötü hayatından kurtulması için yol göstererek yardımcı da olmanızla kurduğu ve sürdürmekte olduğu bir yuvadan basetmiştiniz

Değerli büyüğüm, bizler de her zaman iyiden güzelden yana olurken bir taraftan da bu güzelliklere ulaşamayanlar için hep hayır dualar içinde olmalıyız. Kuyuya düşen bir insanı elbette daha da itmek değil, aksine ona el uzatmak ve çıkmasına yardım etmek en büyük insanlık borcudur. Siz bizlere herzaman kendinizi sokaktaki müşteri bekleyen kadından bile üstün görmeyin diye nasihat edersiniz hep. Evet, kimde ne olduğunu elbette bilemeyiz. O halde bize düşen sadece iyiden güzelden yana elimizden gelen her ne varsa ortaya koymak ve bu güzelliklerden herkesin istifade edebilmesi için en azından hayır dualar edebilmek olsa gerek.

Değerli büyüğüm, burada gülden ellerinizden öperken insan sevgisini en üst plana çıkan çok değerli örnek yaklaşımlarınız için size sonsuz teşekkürler ediyor, hayır dolu, sağlık dolu nice yıllar diliyoruz. Bütün gönül dostları ile de bu güzellikleri paylaşabilmek ve dünyadaki yedi milyar insanın herbiriyle bile olabilmek niyazıyla hoşçakalın efendim....

Çiğdem Seçkin Gürel

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :