Sayın Esra Hanım,

13.1.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, şu verdiğin cevap dahi beni üzdü. Hemen savunmaya geçmişsin. Ne yazık ki bu çatışma asıl senin kendi içinde, kendi kendinle. Daha önceki mailinde de bu çatışmanın aile içinde olduğunu yazıyordun. Yavrum, bu çatışmalara kendi kendimizle dost olmadıkça son veremeyiz. Biri biter, biri çıkar. Biz, olayları sükuetle karşılayacağız. Şartlar ne olursa olsun. Allah’ın dediği olur, “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler” diyerek sükunetimizi koruyacağız. Başka şahıslar bizi sevmeyebilir, beğenmeyebilir, istemeyebilir. Bu, onların bilceği iş. Bizim görevimiz herşeyi sevmek, herşeye saygı duymak. Bize gizli ve aşikar düşmanlıklarını gösteren insanlara iki dünyaları cennet olsun diye dua etmek.

“Yıkanlar hatır-ı naşadımı şad olsun

Bana namurad olsun diyenler bermurad olsun”

Nakşi Hazretleri

“Eller yahşi, biz yaman

Eller buğday, biz saman”

diyordu. Evet, biliyorum ıstırabın var, acı çekiyorsun, sıkıntılısın. Ama yapacağın tek şey var: Tam bir teslimiyetle Allah’dan yardım istemek. Bundan gayri elimizden ne gelir? aman yavrum, dikkat edelim, kendimize hasım yaratmayalım. Hiç kimse bizi sevmek mecburiyetinde değil. Mısri Niyazi diyor ki

“Ben sanırdım halk içinde hiç bana yar kalmamış

Ben, beni terk eyledim, gördüm ki ağyar kalmamış”

Şu alem içre kapının gıcırtısından sineğin vızıltısına kadar herşeyin bir manası var. Biz dikkatimizi başkalarına çevirirsek her an mevcut olan incelikleri ibretleri, hikmetleri göremeyiz. En büyük gaflet insanlardan birşey beklemektir. Düşün yavrum, daha 13. asırda Yunus Emre,

“Bu dünya dopdolu kalleş

Herbirinden bir ses gelir”

diyordu. Hayat böyle yavrum. Önemli olan bu hay-ı huy, patırtı, gürültü, bu toz duman içinde kendimizi bulabilmekve Allah’a yaklaşabilmek. Olay bu yavrum. Nemrut putlara tapmadığı için Hazret-i İbrahim’i ateşte yakmak istedi. Ama o ateş Hazret-i İbrahim’e gül bahçesi oldu. Senin de içindeki aşkla, gayretle çevrendeki bütün olumsuzlukları müspete çevireceğine inanıyorum.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :