Sayın Ferzan Hanım,

16.1.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, canını dişine takacaksın. Ölümü göze alacaksın, herşeyden vazgeçeceksin. O Allah’ın belası nefis denilen canavarı ayaklarının altında çiğneyeceksin. Ne demek kocayla kavga etmek. Karıncaya bile saygı duyacaksın. Sen,  bir firavun olmuşsun, bana dua et diyorsun. Şunu iyi bil kendisine yardım etmeyene Allah da yardım etmez. Dua ile herşeyin halledileceğini sanmak aptallıktan başka birşey değildir. Tekrar söylüyorum. Canını dişine takacaksın. Ölüme bile “Ulan bana vız gelirsin” diyeceksin. Sonra hayatında yeni bir sayfa başlayacak. Bütün kainatı insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, eşya ve cemadatıyla Muhammedi bir aşkla kucaklayacaksın. Bütün insanlara çöpçüsüyle, hamalıyla, fahişesiyle saygı duyacaksın. Kendini o şehrin en kötü, en günahkar, en kaba, en saygısız insanı kabul edeceksin. Kocana sonsuz saygı göstereceksin. Ben Rana Hanımla kırkdört yıl evli kaldım. Ona bir tapmadığım kaldı. Hangi şerefsiz insanlar bu karı koca kavgalarını çıkarıyorlar. Evlilik demek karşı cinsten bir insanı ölesiye sevmek ve onun mutluluğu için gerekirse ölümü bile göze almak demektir. Be kırk dört yıl içerisinde bir kere Rana Hanım’ın ismini sert bir şekilde anmadım. Ona hitap edeceğim zaman ipek gibi bir sesle “Rana’cığım, Sultanım, Efendim” derdim. Sen de lütfen kocana öyle hitabet. Bu maili okuduktan sonra senin için yeni bir hayat başlasın. Firavunluk dönemi bitsin, sevgi dönemi başlasın.

Başarılı olacağına inanıyorum. Görebildiğim kadar sen çok iyi bir insansın. Çok güzel yönlerin var. Ama biraz da çevre seni bu hale getirmiş. Çevre dediğin de ne ki? Aptallar, geri zekalılar, ruhsuzlar, duygusuzlar, çam yarmaları. Boşver bunlara yavrum. Bunlar insan bile değil. Sen gönlünü Allah’la, Peygamberle, Yunus’la, Mevlana ile doldur. Senin dostların onlar. Benim dostlarım onlar. Bizim dostlarımız onlar. Gerisini boşver. Haydi yavrum, savaş başlıyor. Seni sevgiyle, özlemle, hasretle kucaklıyorum. Karşımda ilerinin Rabia Sultanını görür gibiyim.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :