Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : MEKKE NOTLARI -1
Gönderen : Özden Çiçek
Tarih : 5/2/2006 9:54:53 PM



Yorgunlukla uyumak icin yataklarimiza uzandiktan yaklasik iki saat sonra uyandim. Saat sabah dokuz siralariydi. Pencereye yanasip perdeyi araladim Gorduklerim ruya ya da hayal degildi. Iste Kabe butun ihtisami ile karsimda duruyordu.

Dun aksam yaptigimiz yolculugu hatirladim. Ucaktaki dakikalar gozlerimin onune geldi. Bu kez aksamuzeri binmistik ucaga bir sure sonra aksam olmaliydi. Ancak bu kez batiya dogru gidiyorduk. Bu yuzden gunes bir turlu batmiyordu, hava kararmiyordu. Gittigimiz istikamette gunesin saridan turuncuya donen isik huzmeleri dunya yuzeyine yayilmaya devam ediyordu. Sanki gitmekte oldugumuz beldenin butun dunyaya, kainata nasil isik oldugunu ve hic sonmeyecegini anlatir gibiydi… Ara sira meydana gelen kum firtinalari ucagimizi sarsiyor, goz gozu gormez hale geliyordu . Sanki hayatta bazen icine dustugumuz calkantili ve sorunlu , onumuzu gormedigimiz donemleri isaret ediyordu. Fakat bir sure sonra gunesin o piril piril isinlari toz bulutlarinin arasindan kendini gosteriyor, yavas yavas ortaligi kapliyor, bize yeryuzunu butun detaylari ile gosteriyordu. Biz tam Cidde hava alanina indigimiz sirada aksam ezanlari okundu ve gecenin alaca karanligi cokmeye basladi….

Iste insan kus misali …. Dun aksamdan bu sabaha kadar gecen 12 saat icinde sanki birkac gune sigacak kadar olay ve bir omru kaplayacak kadar duygu yasadik. Ve su anda hicbir yorgunluk ve uyku hissi olmadan tekrar disari cikmak ve Kabede bulunmak istegi ile dolup tasiyoruz… Evet burada degisik cok degisik ve inanilmaz bir atmosfer hakim. Daha sonraki gunlerde de daha iyi anlayacagimiz gibi Kabe bir miknatis gibi cekiyor bizi. Ordan ayrildigimiz an tekrar geri donmek istiyoruz. Hic uyumasak, yemekes icmesek ve surekli yurusek ne bir damla uyku ne aclik nede bir an yorgunluk hissediyoruz.

Rabbime sukurler olsun ki bize buralari gormeyi ve bu duygulari yasamayi nasip etti. Biz de elimizdeki zamani iyi degerlendirmek istiyoruz, baska yerlerde zaman kaybetmeden yine Mescid-ul Haram in yolunu tutuyoruz. Burada Kabe nin etrafini cepecevre saran Osmani’dan kalma revaklar ve daha sonra onlara ilave edilen iki katli cok genis bir mescid gorunuyor. Bu yapi ayni anda cok daha fazla sayida insanin namaz kilabilmesine, tavaf yapabilmesine, ibadet edebilmesine olanak taniyor. Iceriler tertemiz, serin… havalandirmalar surekli calisiyor. Kubbelerin altinda kuslar ucusuyor. Sonra suzulerek Kabe ye yoneliyor ve kanatlarini daha bir cirparak gokyuzunden tavafa katiliyorlar. Her adim basi buz gibi zemzem sulari dolu tanklar var. Yanlarinda desteler ile plastik tek kullanimlik bardaklar. Musluklarindan doldurup kana kana , istediginiz kada icebiliyorsunuz zemzem suyunu…Boslan bardaklar her an toplaniyor, yerlerine yenileri konuluyor, tanklar surekli dolduruluyor. Bolum bolum seccade halilar sermisler beyaz taslarin uzerine. Vakit namazlari disinda her isteyen istedigi yerde namaz kilip ibadet edebiliyor, oturup saatlerce Kabeyi seyretmek, her tarafta yapilmis yuzlerce raftaki binlerce Kur’an-i Kerimi lerden alip okumak mumkun.

Inanirmisiniz hayretle gordugum Kabenin icinde ve disinda var olan kalabiligin yuzde yetmisi (en az) Turk . Bizim kizlar: “Anne burasi Turkiye gibi herkes Turkce konusuyor” diye saskinliklarini dile getirdiler… Hatta kucuk kizim soyle bir saptama yapti., cok hosuma gitti: “Anne burdaki Turkleri hemen taniyabilirsin. Ya kiyafetlerinde Turk bayragi armasi var, ya tiplerinden belli oluyor, yada o kadar cok konusuyorlarki hemen anliyorsun”… Evet namazda, tavafta, otururken etrafimiz hep Turk dolu…. Grup grup, Anadolunun her yerinden…. Kimileri onlari getiren turun sagladigi te tip kiyafetler ile, kimleri oylece , elbisesi yelegi ile teyzeler , nur yuzlu amcalar, Anadolunun butun renkleri ile…. Bir bakiyorsunun dun koyunde yun egiren, tarla suren eller bugun Kabe nin karsisinda gukyuzune acilmis, Rabbine yinelmis gonuller….

Bir kolonun arkasinda bir dedecik goruyorum: Boynu bukuk gozlerinde sicim gibi yaslar, avuclarini acmis titriyorlar, dudaklari kipirdiyor, gozleri Kabe de , dalgin … Kimbilir nerelerde geziniyor ruhu…. Allahim diyorum sana gunulden acilan elleri bos cevirme , butun dualari kabul buyur….

Bir ninecik bir ayagini suruyerek yuruyor, bastonuna dayanmis. Tekerlekli sandalye istemiyor. Yuruyebilirim diyor… taa nerelerden geldim bunun icin .. Yavas yavas tavafa katiliyor…

Cocuklar , ya cocuklar… onlar heryerde…. Ihramlarini giymis oglan cocuklar , kiz cocular ana babalari ile tavaf yapiyor, namaz kiliyorlar . Bazilarini goruyorum annesinin kucaginda iki uc aylik ya var ya yok…. Az buyukler namaz kilan buyuklerinin yaninda oturmus … Kosan oynayanlar var… burasi onlarin da evi….

Dikkatimi cekiyor bu kadar kisi , dunyanin her yerinden, uzakdogulu , Avrupali, Amerikali, Afrikali, Arap , Turk , genc yasli, cocuk onbinlerce insan ayni anda iceride , kocaman kapilardan oluk oluk akiyor, girip cikiyor, hic bagrisma , tartisma yok… Demek niyet onemli. Amac onemli. Stress sinirlilik yok…. Herkes baskalarina degil kendine donmus, ne yapacagina , ne kadar yapabilecegine bakiyor cunku…. Kapidan girince ayaklarinizdakileri cikarip oylece bir rafa birakiyorsunuz birkac saat sonra onbinlerce terligin arasinda oylece buluyorsunuz….. Kalabalik artinca , kapilarda yogunlastiginda sadece gorevlilerin sesi duyuluyor onlarda yavas yavas “Sabir haci sabir” diyorlar….

Gelmeden once umre ile ilgili internetten arastirma yapmistim. Turkce sitelere de bakip ziyaret edilecek yerlerin listesini cikarmistim. Iclerinde Peygamberimizin SAV evi de vardi. Onu bulmak istiyoruz, yerli birkac kisiye soruyoruz cevap alamiyoruz. Sonunda bir dukkan sahibi gosteriyor…. Hemen Kabenin onundeki meydani gecince orada… Yavas yavas oraya ilerliyoruz. Yan duvarinda kocaman bezden bir pankart asilmis . uzerinde dort bes dilde birseyler yaziyor. Yaklasip okuyoruz. Turkce bolumu de var.. Gramer ve kelimelerdeki yanlislardan yaziyi hazirlayanin Turk olmadigi rahatca anlasiliyor. Kisaca “Bu evin ziyareti Peygamber Efendimiz SAV tarafindan onerilmemistir. Burayi ziyaret, etrafinda dolasmak size hic bir sey kazandirmaz. Peygamber efendimizi seviyorsaniz ve ona yakin olmayi, anlamayi istiyorsaniz Sunnetlerini uygulayiniz , Kabe ye yoneliniz ve Kur’an – i Kerimi okuyup uygulayiniz.” Diye yaziyor…!!!!..

Evet Kabe ye yonelmek, hele onu bizzat gormek, karsisinda soyle durup dakikalarca belki saatlerce bakmak, oylece bakmak…. Insanin ruhunda firtinalar estiriyor, gozundeki perdeleri kaldiriyor, nasil oluyor anlamiyorum ama yeni bakis acilari kazandiriyor. Insan gozunu alamiyor….


Evet efendim bu gunluk size seyahat notlarimin bir bolumunu gonderiyorum. Bu arada cok buyuk bir mutlulukla goruyorum ki yeni sohbetleriniz web sayfaniza eklenmis. Bu benim icin ve benim gibi sizi televiziyondan seyredemeyenler icin buyuk bir mujde. Size ve emegi gecenlere sonduz tesekkurler. Rabbime emanet olun.

Saygi ve hurmet ile...






Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

MEKKE NOTLARI -1 Yazan Özden Çiçek
Cvp: MEKKE NOTLARI -1 Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]