Mekke de butun vakit namazlarini Kabe de kilmak vazgecilemez bir sey. Ezan sesi duyuldugu anda Mescid’ul Haram a dogru giden insan kalabaligi birden artiyor. Butun cevrdeki dar sokaklardan oluk oluk insan akiyor . Herkes bir an once orada olmak , ibadet etmek icin kosturuyor.Bir anda binlerce insan toplaniyor. Orada kilinan namazin lezeeti , hissiyati anlatilamaz derecede farkli. Hic bitirmemek istiyorsunuz. Namaz bitince kalkip cikis kapilarina yonelmek icinizden gelmiyor. Orada kalip tavafa katilmak, dua etmek, okumak, tekrar namaza durmak icin dayanilmaz bir istek duyuyorsunuz.
Ancak, cevrede gormek istedigimiz yerler de var.Zaman buldukca oralara da gidip gormek , ogrenmek istiyoruz. Arabaya binip Arafat’a dogru yola cikiyoruz.
Mekke’nin Kabe disindaki bolgelerini birer birer geciyoruz. Bu arada yollar dar, biraz da karisik oldugundan, tabela sistemi yabancilari pek de yonlendiremediginden , belki de biz biraz dalgin ve saskin oldugumuzan birkac defa yanlis yonlere saparak yolumuzu sasiriyoruz. Burada araba kullanmak simdiye kadar gormedigimiz kadar zor. Hic kimse trafik kurallarina uymuyor. Boylece birkac kez de mecburen yanlis yola giriyoruz. Bu sayede de Mekke’nin aslinda sanildigindan daha genis bir alana yayilmis bir sehir oldugunu farkediyoruz. Ancak pek cok tepelerle cevrili engebeli bir yeryuzu sekli uzerinde yer aldigindan bize epey karisik geliyor. Disariya dogru hizla devam eden yeni bir yapilasma dikkati cekiyor. Bunlarin pek cogu konaklamada kullanilacak apartmanlara benziyor. Yine de icimizi bir uzuntu kapliyor. Cunku Mekke’nin buyuk kismini oldukca bakimsiz ve duzensiz buluyoruz. Hele ki Mescid’ul Haram’a yaklastikca yogunlasan cirkin yapilasma, Kabe nin etrafini yuksek bir duvar gibi sarmis olan oteller , bu tepelerin arasindaki dar alanda, otellerle tepelerin arasinda kalmis olan eski yikik dokuk evler, bakimsiz dar sokaklar….. Hele Tam Kabe nin avlusunun taslarinin bittigi noktada insaa edilmis cok yuksek lux oteller… Onun nurunun isiginin gorulmesini engellemeye calisiyor gibi. Hele bir yeni insaat var ki cok cok yuksek iki kulesi Mekke icindeki ve disindaki her noktadan gorulerek bizim tamamen kaybolmamizi engelliyor. Ancak bizim otelimizde de asili olan ilanlara bakarak bu ikiz kulelerde yer alan dairelerin bir kisminin satilik oldugunu ogreniyoruz. Kim bilir kac daire yer aliyor bu devasa insaatta . Kabe ye bu denli yakin olmak orada kalanlar icin guzel olmali . Ancak ben kendi adima Kabe’nin bu kadar bitisiginde bu kadar ruhsuz bu kadar bogucu insaatlarin bulunmasindan cok rahatsiz oluyorum. Kizim bile “Anne ben Kabeyi daha acik bir alanda , daha uzaktan gorulebilen, etrafinda kucuk kucuk evlerle hayal etmistim hep. Boyle olacagini hic dusunmemistim.” diyor. Ona ben daha yakin olayim, yuksek olup ben daha iyi goreyim, daha cok musteriyi ben alayim , ben ben ben diyen zihniyet…. Iste o benlik burada da kendini gostermis diyorum…. Uzuluyorum. ….
Arastirmalar sonucu birkac geri donusten sonra Mina – Arafat yoluna cikiyoruz. Tepeleri asip da karsimizda uzanan duzlukte binlerce bembeyaz cadirlari goruverince tepeden tirnaga urperiyorum. Su anda hepsi bos. Hac zamani buralara yurunerek gelinecegi ve buranin hinca hinc insan dolu oldugu gozumde canlaniveriyor. Allahim bu ne buyuk bir bulusma… Bi ne muhtesem bir gun ... Rabbim o gunleri bizlere ve herkese nasip etsin insallah. Amin! Etrafi dikkatle inceliyoruz. Bu topraklarda yasanan olaylar , gelip gecen nesiller…. Ya Rabbim maneviyat ne kadar yuksek…Su an bos ama bize cok seyler anlatiyor. Araba ile Mina - Arafat arasinda birkac kez gidip geliyoruz…. Insallah Rabbim nasib ederse bir daha buralara gelip hac icin de buralarda bulunup o maneviyati , o coskuyu yasariz… Amin! Hic kimseler yok iken bizi boyle etkileyen atmosferi o gunlerde nasil olur hayal bile etmek cok guc…..
Ikindi namazini eda etmek icin yine Mescid’ul Haram a dogru haraket ediyoruz. Dar ve karisik sokaklarda arabayi parkedip yuruyoruz. Iste burada , tam Kabe ye karsi olan bir sokakta , bizi yine cok uzen birseyden soz etmeden gecemeyecegim. O kucucuk cocuklar, toz toprak icinde, kirli ellerini acarak eteklerinize yapisiyor, kollarinizdan cekistiriyor para istiyorlar. Ufaciklar, kimileri uc dort yasinda, kimileri kolunu bacagini kaybetmis daha buyuk. Aliskin tavirlarla terslenmelere aldirmadan yaninizda yuruyorlar… Ufaklarin gozleri piril piril, oyle masum ki… neyi niye yaptiklarini bilmiyorlar. Onlari boylece saliverenlere , dilendirenlere, buna goz yumanlara inanilmaz kiziyorum orada… Hele birisi varki gozlerimden yaslar suzuluveriyor… Daha en fazla birbucuk yasinda boynuna renkli bir naylon torba geciriverip tek basina tam yolun ortasina oylece oturtmuslar … yaninda kimseler yok. Oyle saskin bakislarla gelip gecen kalabaliga bakiyor, yerinden kalkmaya calismiyor, gozleri iri iri acilmis, oyle masum ki. Etrafa bakinip onu oraya birakani ariyorum, kimse sahipleniyor gibi gorunmuyor. Ah! diyorum ah! Burada bunlari gormekten inanilmaz uzgunum….
Anlamakta zorlaniyorum, Mescid’ul Haram muhtesem, tertemiz , piril piril , bakimli ama onun tas avlusundan disari adim attigimiz an buyuk otelerin disinda kalan yerler inanilmaz bakimsiz. Sadece az once aralarindan arabayla gectigimiz yeni yerlesim bolgeleri duzenli goruluyor… Buralar icin birseyler yapilmali diye dusunmeden edemiyorum…
Sonunda yine cekim alanina giriyoruz. Iste gonlumuz yine coskun. Hersey geri atiliyor o an , silinip gidiyor…. Tas avluya adim attiginiz an, dalga dalga yukselen duygular ile, gozunuzu Kabe den alamadan ilerliyorsunuz…Dunya ile ilgili her sey unutuluyor birden…Zaman duruyor sanki…. Artik yine anlatilamayacak duygular….. Herkesin kendine ozel…. Allahim herkese nasip etsin . Amin
Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Mekke Notları II Yazan Özden Çiçek
Cvp: Mekke Notları II Yazan Sabri Tandoğan