Saygı değer Hocam;
Bu gün İzmir'de bahardan kalma bir hava vardı.Deniz kenarında yürüyerek iş yerime gittim. Denizi seyrederken, Resulullah'ın bir hadisi aklıma geldi." Üç şey ibadettir. Ana babanın yüzüne bakmak, kur'ana bakmak ve denize bakmak."Bu hadisi tefekkür ettim o masmavi ummanda. Gerçekten denizi seyretmek insanı müthiş ferahlatıyordu.Oğlumu kaybettikten sonra, işe giderken her gün aynı yolda, deniz kenarından yürüyüp ezberimden Yasinler, Tebarekeler okudum , biricik Resulüme ve gelmiş geçmiş tüm evliya ve enbiyaya ve tanıyıp tanımadığım manaya göçmüş tüm insan kardeşlerime hediye ettim. Denizi seyrederken, Rabbimle baş başa kalmanın güzelliğiyle ağlaşıp O'nunla gizli gizli dertleştim. Allahım sana gizliden yakarıp dertleşmenin ve senin bana gözümden akıttığın rahmetle icabet etmenin tadı ne güzel!!!! Evet, ben bu göz yaşlarının O'nun rahmeti olduğunu düşünüyorum. Çünkü nefsi bir mesele için ağladığımda gözlerim yanıp, şişiyor ve kalbim huzursuz oluyor. Ama Allah'ı düşünürken, O'na yakarırken kendiliğinden geliveren göz yaşları çölleşmiş gönlümü hikmet filizleri ile vahaya dönüştürüyor sanki.. Öyle bir güzellik geliyor ki o yaşlarla yaradılmışlara bakışınız değişiyor kendi kendinize diyorsunuz ki "Aman Yarabbi cennette miyim şu an" O kadar hafifliyorum ki sanki yürümüyor uçuyorum.Gözlerim de gönlüm gibi rahat, ferah...
Çocukluğumdan beri her yalnız kaldığımda, rabbimle konuşup halleşmek en sevdiğim en huzur duyduğum şey. O'na içimden geldiği gibi halimi arz eder, acziyetimi ve hiçliğimi bildirir sığınırdım.Ama hiç mübarek gecelerde Hoca efendilerin ezbere ettiği dualar gibi seslenmedim Rabbime. O an içimden nasıl geliyorsa, tüm samimiyetimle yakardım.Ona olan aşkımı ve sevgimi bildirdim. Çocukken O'na olan sevgim o kadar büyük tü ki hep semada bulutlar üstünde bir köşkte Rabbimle birlikte yaşadığımı hayal ederdim.Bu hayal o kadar güzeldi ki artık onsuz olamayacağımı anlayıp, O'na gidebilmek için mahalleliden ip toplamaya kalkmıştım. İpi Allah'a ulaşmak için istediğimi söyleyince gülüp geçtiler tabii.Yıllar sonra Muhyiddin i Arabi'nin "Allah'ın ipine sarılınız" sözünü duyunca gülümsedim kendi kendime. İpten maksat Kur'an'ı Kerim olabilir mi acaba diye düşündüm ve O'na sarıldım.
Derdimin devası, gönlümün şifası Kur'an.O'nu okumak Rabbimle konuşmak gibi geliyor, her ayet beni her an Rabbime yakınlaştıracak ipuçları gibi. Resulullahın hadisleri ve yaşantısı da öyle. Her biri üzerinde düşünüyorum. Onlardaki hikmetleri ilham etmesi için yalvarıyorum, Rabbime. Kur'an aynı zamanda benim ilham kaynağım, Hocam. Size yazacağım zaman mutlaka hoparlörümden ya Kur'an dinliyorumdur ya da Yunus'tan bir ilahi...Gün içinde sık sık aklıma geliyorsunuz. Bu gün Hocamla gönül dostlarıyla neyi paylaşsam diye. Tam kafamda bir şeyler beliriyor klavyenin başına geçiyorum, bir de ne göreyim yazmayı planladığımdan farklı şeyler yazmışım.Gülümsüyor ve O güzeller güzeli Sultanım, Yaradanım böyle murad etmiş demek ki diyorum.
Sizin değerli mailleriniz beni yönlendiriyor, aydınlatıyor; Hocam .Allah sizden razı olsun, başımızdan eksik etmesin.
Allah cümlemizi kendi ahlakıyla ahlaklandırdığı has kullarından eylesin.(Amin)
Size ve tüm gönül dostlarına selam, sevgi ve saygı ile
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Yazmak, aşktır Yazan "Mukarreb"
Cvp: Yazmak, aşktır Yazan Sabri Tandoğan