Sayın Hülya Hanım,
29.1.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, mailini okudum. Üzerinde uzun uzun düşündüm. Çektiğin sıkıntıları, acıları, ıstırapları içimde hissettim. Ben de seninle beraber gözyaşı döktüm. Anlattıklarının hepsi birer realite. Hepsi doğru. Tamam, anlaştık. Ama bundan sonra maçın ikinci yarısı başlıyor. Yıllarca önceydi. Fenerbahçe-Galatasaray maç yapıyordu. Birinci devre Galatasaray 3-0 galipti. Fenerbahçeli taraftarlar çok üzgün, ağlamaklı bir durumda idiler. İşte bu anda o zamanki antrenör Veselenoviç soyunma odasına gidiyor. Bir konuşma yapıyor. “Hiç üzülmeyin çocuklar” diyor “bundan sonra ikinci devre maç yeniden başlayacak. O kadar güzel oynayacaksınız ki sahadan galip çıkan siz olacaksınız. Zaferinizden eminim” diyor. İkinci devreye Fenerbahçe sahaya yepyeni bir aşkla, heyecanla çıkıyor. Ve arka arkaya dört gol atıyor. Maç bittiği zaman skor levhasında Fenerbahçe 4- Galatasaray 3 yazıyordu.
Hayat böyle yavrum. Senin de hayatının birinci devresi acılar, ıstıraplar, gözyaşlarıyla dolu. Kabul. Ama şimdi ikinci devreye çıkıyoruz. Seninle baba-kız ikinci devreye çıkacak el ele vererek maçı galip bitireceğiz. Sen benim has evladımsın. Senin için yapamayacağım hiçbir şey yok. Allah’ın izniyle...
Haydi yavrum, maç başlıyor. Bundan sonra maziyle hesaplaşma yok. Eski dertleri tazeleme yok. Mutsuzluğumuzdan kimseyi sorumlu tutmayacağız. O yaşanan olayların, o çekilen ıstırapların hepsinin bir anlamı vardı. Hiçbiri boşuna değildi. Lütfen şu cümleyi günde 100 kere tekrarla. “Allah, insana kaldıramayacağı yükü vermez”. O çektiklerinin hepsi senin yetişmen, tekamül etmen, olgunlaşman için ilahi bir plandı. O olaylar yaşandı ve bitti. Ortaya yepyeni, tertemiz, pırıl pırıl bir Hülya Sultan çıktı. O benim dünya, ahiret evladım. Ben onu çok seviyorum. Onunla iftihar ediyorum. Haydi yavrum, ellerimi uzattım, seni maça davet ediyorum. Biz el ele verince yepyeni bir dünya kurulacak. Gökyüzü masmavi olacak. Ağaçlar, her zamankinden daha yeşil olacak. Çiçekler her zamankinden daha güzel olacak. Haydi yavrum, beraber yürüyelim.
“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri,
Yürü, atıl, devir karanlığı
Durma yürü, haydi ileri”
Seni hasretle kucaklıyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu” Yazan Hülya
Cvp: “Yürü, bu yol şeref, zafer yolu” Yazan Sabri Tandoğan