Sayın İlknur Hanım,

30.1.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, Peygamber Efendimiz bir Hadis-i şerifinde “Allah’ım beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma” buyuruyor. Bizim de bu hadis-i şerifin doğrultusunda hareket etmemiz gerekiyor. Her an daha iyiye, daha güzele doğru bir gidiş... aslında hayat sandığımızdan da kısa. Bir halk şairi

“Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti”

diyor. Yeter ki bu bakışımız renk dolu olsun, ışık dolu olsun, şiir dolu olsun. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki gülün yanında dikeni var. Tasavvufta bir kural vardır: derler ki “Her Musa’nın bir firavunu vardır”. Hayat böyle yavrum. Her an imtihan içindeyiz. Önemli olan bu sınavalardan yüzümüzün akıyla çıkabilmek. İki yıl önce idi. Eşim Hakka göçtü. Yapayalnız kaldım. Acım o kadar büyüktü ki ne yapacağımı bilemiyordum. Bir gün kanepeye uzanmış düşünüyordum. Pencerenin dışında bir sinek geziyordu. Ne olurdu dedim şu sinek içeri girse, elime konsa, onunla arkadaşlık etsem. Ben sinekten bile medet umarken ne hikmetse bazı kimseler beni kırmak, incitmek için ne mümkünse yaptılar. Yarın mahkeme-i kübrada yargılanırken herşey ortaya çıkacak. Ak koyun, kara koyun belli olacak. Adına dünya denilen o toz bulutu dağılınca kim atlı, kim yayan belli olacak. Tabi çok sarsıldım. Zaten ayakta duracak halim yoktu. Sonra beni kıran, üzen, inciten, ağlatan, uykusuz bırakan bu insanlar için hayır dua etmeye başladım. Öyle bir an geldi ki bütün kırgınlıklarım geçti. İçim olağanüstü bir sevgiyle doldu. Şimdi o kimseleri eskisinden daha çok seviyorum. İnanın samimi konuşuyorum. Allah şahittir. Demek ki yavrum bütün mesele negatifi pozitife çevirebilmek. Istıraptan, gözyaşından gözleri ve gönülleri kamaştıran güller çıkartabilmek. Bunu yaptığımız zaman hiç şüpheniz olmasın bir cennette yaşıyacağız. Ve o zaman Kur’an-ı Kerim’deki gibi

“Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır”

diyeceğiz. Allah, bu güzelliği tek istisna olmadan yeryüzündeki bütün insan kardeşlerimize nasibetsin.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :