Efendim,
Öncelikle hayırlı Cumalar dilemek istiyorum. Rabbim bu güzel Cuma gününde dualarımızı kabul buyursun inşaallah.Bizim dualarimiz hep sizinle, siz de bizleri dualarinizdan eksik etmeyiniz lutfen.
Son bir haftadır epeyice yoğun bir temponun içindeyiz yine. Burada her yıl yapılan geleneksel festival başladı . Bu festival kapsamında bir sanat sokağı oluşturdular. Küçük küçük birbirine bitişik dükkancıklardan oluşan çarşılara burada souk deniliyor. Geneleksel mimarı tarzında oluşturulan bu souk tan eserlerini sergilemek isteyen bütün sanatçılara birer minik yer verdiler. Cıvıl cıvıl rengarek , çeşit çeşit el sanatları , güzel sanatlar burada.. Ressamlar bir yandan resimlerini yapıyor, heykeltraşlar heykellerini şekillendiriyor, bir oyma ustası kalın bir ağaç kapının üzerine nefis bir oyma desen işliyor, ebru ustaları suyun üzerinde boyalarıyla harikalar yaratıyor, Hat sanatçıları o güzelim sanatlarını sergiliyor…
Biz de bir kenardaki yerimizde dekoratif boyama sanatından örnekler yapıyoruz…
Her akşam yüzlerce , belki binlerce insan ziyaret ediyor burayı. Yeni insanlarla tanışmak, sohbet etmek inanılmaz zevkli..
Bu arada önümüzden geçen bu kalabalığı seyrederken Rabbimin yaratma sanatı karşısında adeta dilim tutuluyor..Bu çok farklı ülkelerden gelmiş, apayrı kültür ve karakterlere sahip insanları gördükçe hayrete düşüyorum.. Geçen gün Afrikadan gelen dansçılar vardı, yerel kıyafetleri ile kurulan sokak sahnesinde Afrika dansı yaptıktan sonra sanat sokağına dağıldılar ve sanatçıları ziyarete başladılar.. Bize uğrayanlarla biraz sohbet ettik.. Zenci ırkının güzelliğini onlarda daha bir farkettim. İnanılmaz zevkliydiler, sanata yatkınlıkları, arkadaşça , dostça tavırları, neşeleri görülmeye değerdi… Dün gece de aynı sahnede bir baktım Türk folklor ekibi halkoyunları sahneliyor.. Çok mutlu oldum, nasıl özlemişim.. Üstelik gerçekten başarılı bir ekipti.. Kardeniz bölgesinden oyunları çok güzel bir şekilde ortaya koydular ve büyük ilgi gördüler.. Sırf bu festival için davet edilmişler…
Dediğim gibi bir ay sürecek bu sanat sokağı bana adeta bir okul oluyor. Her gün tanıştığım ve konuştuğum yeni insanlar adeta bir ayna gibi bana insanı, ondaki gizi gösteriyorlar.. Hepsi çeşit çeşit, renk renk…
Onlarda, söze ilk başlamanın karşıda bıraktiği etkiyi görüyorum. Sessizce sevgiyle gülümsemenin inanılmaz büyüsünü farkediyorum. Nezaketin açamayıcağı kapı olmadığını farkediyorum. Olumlu yaklaşan ve pozitif olan kişilerin hep iyi sonuçla karşılaştiğini, aşırı titizlenen, birşeyi mıncık mıncık inceleyen ve devamlı eleştiren insanların ise sonuçta istediklerini elde edemediklerini, yada elde ettikleriyle hiç mutlu olamadıklarını görüyorum… Tolerenslı, tevekkel davranışların hem insanın kendisini hem karşısındaki muhatabını rahatlattığını farkediyorum… Birkaç dakikada sanki yıllardır tanışıyormuş hissine kapılıyorum bazen.. Allah rızası için Rabbim yarattığı için sevgiyle uzatılan her el boşlukta kalmıyor, sevgi ve ilgi hep aynen bize geri dönüyor… Kibir ve büyüklükle yaklaşanların nasıl soğuk rüzgarlar estirdiğine de şahit oluyoruz tabiki.. Bütün bunlar kişinin kendisine dönmesi ve kendiyle hesaplaşması için de fırsat yaratıyor. Her gece evimize döndüğümüzde o günün muhesebesini yapıp insan aynasından yansıyanları tekrar ediyorum unutmamak için. Ve de çıkardığım dersleri tekrarlıyorum. Bu aynada gördüklerim benim dersim oluyor adeta… Rabbime şükürler olsun bana bunları gösterdiği için….
Burada bir de şunu açıkça gördüm ki insanın içindeki yetenekler, zevkler, sanatçı ruhu kesinlikle bulunduğu mevki, maddi gücü , refah seviyesi ya da tahsili ile doğru orantılı değil… Rabbim bazı insanların mayasına katmış bu inceliği…
Hani meşhur hikayedir adamın birisi yıllar sonra kendini yaka paça makamına getirten ve oturduğu koltuğunda gururla yayılan oğluna hitaben “Ben sana müdür olamazsın demedim, ben sana adam olamazsın demiştim” der. Babasını ayağına kadar apar topar getirten müdür elbette ki adam olamamıştır… İşte bu hikayedeki gibi makam mevki sahibi olmuş ama adam olamamış insanların yanısıra bazen de beni hayrete düşüren öyle insanlarla karşılaşıyorum ki… Onlar bu dünyanın gizli hazineleri , her yerde…belki bizim sokağımızı temizliyor, belki çöplerimizi topluyor, belki ayakkabımızı tamir ediyor, belki simit satıyor.. Çok cok dikkatlı olmak lazım…
Örneğin iki gün önce bizim küçük dükkanın önünden geçerken çekinerek içeri bakan bir temizlik işçisi böyle idi… Gülümseyerek buyrun deyince bir cesaretle yaklaşti… Ve öyle şeyler sordu öyle yorumlar yaptı ki pek çok beyefendi görünüşlü kişiye taş çıkarırdı.. Üstelik sonunda o binbir zorlukla kazandığını bildiğim parası ile birşeyler satınlamaya kalktı… İnanamadım , üstelik de hiç pazarlık bile etmeden… Oysa her gece olan paralarını bile vermeye kıyamadan kıran kırana pazarlık yapan öyle hanımları beyleri ağırlıyoruz ki biz.. Hiç düşünmeden yarıya indirdim fiyatı. Şaşırdı ama ben bunu bu fiyata alamam daha fazla eder bu demez mi… Tamam dedim ben veriyorum. Belki on defa teşekkür etti. Gözlerindeki mutluluk görmeye değerdi.. Ben de mutluydum. Çünkü gerçekten değerini bilecekti..
Evet efendim en kısa zamanda daha çok anıyı ve düşünceyi paylaşmayı diliyorum.
Sonsuz sevgi , saygı ve hürmet ile ellerinizden öpüyorum. Allah’a emanet olun.
OZDEN CICEK
Decorative & Creative Painting
Freelancer - DUBAI
www.ozdencicek.com
www.ozdencicek.blogcu.com
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan” Yazan Özden Çiçek
Cvp: “Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan” Yazan Sabri Tandoğan