Sayın İlknur Hanım,
5.2.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, şu anlattıklarınızdan çıkan sonuç, denetimin başlı başına bir sorun olacak yönü yok. Ama normal bir fonksiyonu, denetim olayını problem haline getiren yine o insanların önyargıları. İki husus sıralamışsın: 1- Çalışma sırasında soru sorulması, birşeyler istenmesi 2-Eve birkaç saat geç gidilmesi. Bunda problem yapacak ne var? Siz, gelen soruları sükunetle karşılayın, yine sükunetle, Besmeleyle, efendice cevap verin. Eve geç geldiğiniz zaman da güzel bir çay demleyin, ekmekleri mis gibi kızartın, üzerine çok hafif bir tereyağı sürün, sonra bir gün evvelden tuzu alınmış beyaz peynirinizi çıkartın, muhteşem bir ziyafet başlasın. Eğer buna bir kaşık bal, veya tahinli bal da ilave ederseniz deme gitsin. Bütün sıkıntılarınız şarkılar gibi uçar gider. Hepsi bu kadar. Biliyorsunuz çok sık tekrarladığım bir söz var: “Önemli olan hayattaki olaylar değil, o olaylar karşısında bizim takınmış olduğumuz tavırdır. “ Bunu lütfen her saat tekrarlayın. Aslında hayatta problem diye birşey yok. Onu biz yaratıyoruz. İnsanlar ve oalylar karşısında takınacağımız pozitif bir tavır herşeyi halletmeye yeter. Yunus
“Dağ ne kadar yüce olsa,
Yol onun üstünden aşar.”
diyor.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar” Yazan İlknur
Cvp: “Dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar” Yazan Sabri Tandoğan