Sevgili Büyüğüm, Aziz Babacığım,
Sevgi ve hürmet çiçekleriyle sizi kucaklıyor, bütün gönül dostlarına da sevgi ve selamlarımı sunuyorum.
Değerli büyüğüm, siz hayata bir sevgi deryası olarak bakıyor ve dünyadaki yedi milyar insanı aynı içtenlikle sımsıcak bir sevgiyle kucaklıyor, onlar için hayır dualar ediyor, onların dertlerine çare olabilmek için gece gündüz uğraşıyorsunuz. Hatta sizin sevginiz sade insanlarla da sınırlı kalmıyor, bütün bir evreni aynı samimiyet ve şefkatle bir anda sarıveriyor.
Sevgili büyüğüm, velilerden anektodların yer aldığı bir kitapta anlatılıyordu. Bir büyük veli birgün yolda giderken bir kalabalığın bir sarhoşun etrafında toplanarak onunla alay ettiklerini, tekmeleyip, kınadıklarını görür. Yaklaşarak “Siz” der “kuyuya düşmüş birini görseniz ne yaparsınız?” Onlar da hep birlikte cevap verirler, “Ne yapacağız” derler, “kuyuya ip sarkıtır çekeriz”. Bunun üzerine veli zat, “Ama evlatlarım” der, “bu sizin kınayıp, taşladığınız adam da kuyuya düşmüş bir kimse gibidir. Neden onu da çekip çıkarmaya uğraşmak yerine bu duruma daha da itmeye kalkışıyorsunuz”.
Geçenlerde bir televizyon sohbetinde de benzer bir olay anlatılıyordu. Anlatan kimse yolda sallanarak yürüyen bir sarhoşa yaklaşıyor, ve onun koluna girerek gelin diyor sizinle arkadaşlık edelim, size yardım edeyim. Bunun üzerine sarhoş hayretle doğrularak, sen diyor beni istemezsin, benimle arkadaşlık etmek sana ağır gelir. Adam da hayır diyor, ben senden değil o elindeki şişeden hoşlanmam. Ama pekala sana yardımcı olmak, senin derdini sıkıntını paylaşmak isterim. Bunun üzerine sarhoş adam da başlıyor hüngür hüngür ağlamaya...
Aziz büyüğüm, ancak bugün toplumda genel olarak bir hataya düşerek yanlışlığa sürüklenmiş insanlar dışlanıyor, onları kazanmaya çalışmak, onlara güzelliğin yolunu açmak, gerçekleri göstermek için çalışmak yerine kolay olan tercih ediliyor. Oysa siz ve sizin gibi büyüklerimiz kimseyi ayırmadan şefkatli ellerinizi, nur dolu gönlünüzün ışıklarıyla uzatıyor ve karanlıkları aydınlığa, sıkıntıları ferahlığa çeviriyorsunuz. Allah razı olsun...
Değerli büyüğüm, bir sohbetinizde bir veli zatın akşamları meyhaneleri dolaştığını ve oralarda sarhoşlarla aynı masalarda oturarak ancak sofralarına ortak olmadan onları içinde bulundukları yoldan adım adım döndürerek onlara manevi güzellikleri çok ince bir üslupla aşılamaya çalıştığını anlatmıştınız. Kötülüklere batmış insanları daha çok itmek yerine onlara bir dost eli uzartarak çıkışlarına vesile olabilmek herhalde ancak böyle hak dostu, gönül gözü açık büyüklere nasip olsa gerektir.
Aziz babacığım, burada size farkında olduğumuz ve olamadığımız bütün çalışmalarınız için bütün gönül dostlarınız olarak sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor, sizi hürmet ve sevgilerimizle kucaklıyoruz. Allah sizden razı olsun. Sizi önümüzden başımızdan eksik etmesin. Bizleri de size layık evlatlar kılsın inşallah. Ve bizlere de sizin yolunuzdan yürüyebilmeyi nasibetsin. Amin.
Sevgili babacığım, sonsuz sevgiler, huzur, afiyet, neş’e, hayır ve bereketler içinde Allah’a emanet olunuz.
Çiğdem Seçkin Gürel
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Yaşamak, aşktır, aşk bütün evreni kucaklamaktır Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: Yaşamak, aşktır, aşk bütün evreni kucaklamaktır Yazan Sabri Tandoğan