Değerli büyüğümüz,

Bugün bir mail aldım, oldukca ilginç ve çarpıcı geldi bana.

Gazeteci Işık Kansu, çok ilginç bir olayı Prof. Dr. Sina Akşin’den dinlemiş.

Istanbul’da bir iş yemeği verilmiş, yemeğe Amerikalı bir işadamı da davetliymiş. Soruyorlar Amerikalı işadamına, “Irak’ta ne işiniz var sizin” diye. Hiç düşünmeden yanıtlıyor:

“Biz, ulusal çıkarlarımız gereği oradayız.”

Verilen karşılık, ister istemez bir başka soruyu getiriyor peşinden:

“Iyi de, biz Türklere diyorsunuz ki, ulus devletin zamanı geçti,vazgeçin bu sevdadan. Ama kendi ulusal çıkarlarınız söz konusu olunca, onları koruyup kollamayı çok iyi biliyorsunuz. Bu bir çelişki sayılmaz mı?”

Amerikalı işadamı hiç çekinmeden “Siz millet değilsiniz ki” deyiveriyor. Karşısındakilerin kaşlarının çatıldığını görünce de ekliyor:

“Bankalarını yabancılara satan bir toplum, milletten sayılmaz!”

Gerçekten de bir ülkenin milli bir bankacılığı yoksa, milli bir sanayisi yoksa,milli bir siyaseti yoksa, milli bir kültürü yoksa o topluma millet denebilir mi? Birilerine bağımlı bir devlet oluruz ama millet olamayız, milliyetcilik yerine sadece hamaset yapmış oluruz. Millet olmadan dinimizi de tam yaşayamayız. Bazı insanlar  Islam ile milliyetçiliği biribirine ters kavramlar gibi gösteriyorlar ama canlı örnekleri yanımızda. Irak'a bakın, Filistin'e bakın, diğer Arap ülkerine bakın gerçek anlamda millet olamadıkları için tam olarak dinlerini de yaşayamıyorlar. Ben tam bağımsız bir millet olmadan tam müslüman da olamayacağımızı düşünüyorum. Bu konuda sizin değerli görüşlerinizi öğrenmekten mutluluk duyacağım.

Selam, sevgi ve hürmetlerimle

Hakan Akgül

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :