Sayın “Mukarreb”,
2.3.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, Rabia Sultan, namazlarını kıldıktan sonra iki rekat da tövbe namazy kılarmış. “Allah’ym” dermiş, “ben, Senin şanına layık bir namaz kılamam. Beni bağışla, beni affet.” Bir kimsenin yaptığı ibadetle iftihar etmesi, gurur duyması, kibre kapılması en büyük gaflet değil midir? Kıldığımız namazın, tuttuğumuz orucun kabul edildiği ne malum? Ben, Danıştay’da 39 yıl çalıştım. Açılan her davanın kazanıldığını hiç görmedim. Onun için daima edepli kalmak daha iyidir. Edep, ne güzel bir ibadettir. Resulullah Efendimiz “İçinizde öyle oruç tutanlar var ki bütün yaptığı iş sahurdan iftara kadar aç kalmaktır” buyuruyor.
Bir de sabah namazına kalkabilmenin edebine girmek lazımdır. Uyku da bir ihtiyaçtır. Ama ona da hakkını vermek gerekir. Rahmetli hocam, doktor Münir Bey derdi ki “En güzel uyku, akşam dokuza oniki arasında olanıdır.” Bizler ne yapıyoruz? Genellikle zamanımızy kötü kullanıyor, onikiden sonra yatıyoruz. Pek tabi bazı kimseler sabah ezanı okunurken o güzelliği duyamıyorlar.
Geçen sene bir yakınım beni Armada Uludağ’a davet etti. Yemekten sonra aşağıya Remzi Kitabevine indik. Bir kitap gördüm. Dikkatimi çekti. Kitabın ismi “Fransız Kadınları Neden Kilo Almazlar” idi. Aldım, okudum. Yazar, “Fransız kadınları kilo almazlar, çünkü her şeyi yerler. Kesinlikle rejim yapmazlar. Ama herşeyi o kadar az, dengeli ve ölçülü yerler ki rejim yapmaya hacet kalmaz”. diyordu. Biz de zamanında uykumuzu alırsak daha ezan başlar başlamaz bizi uyandırırlar. Kim uyandırır? İşin o kısmına girmeyelim. Uyandırırlar işte.
Müslüman demek sade günlerini, saatlerini değil dakikalarını, saniyelerini bile değerlendiren insan demektir. Hayatta herşey olur. Herşey yapılır, herşey mümkündür. Yeter ki zamanın kıymetini bilelim.
Değerli yavrum, önemli olan sadece belirli zamanlarda ibadet etmek değil, her an her işte ibadet şuuru içinde olmakdır. Yaptığımız her işi aşkla, şevkle, heyecanla, estetik bir duyarlık içinde yapmalıyız. Zevk almalıyız. O zaman ona “namaz-ı daimun” diyorlar. Yani her an namazda olmak. Yani Allah’ın huzurunda, Allah’la beraber olmak. Rahmetli eşim her işini bu duyarlık içinde yapardı. Sofra hazırlamak bile onun için bir ibadetti. O kadar güzel salata yapardı ki bir müddet bir tabloyu seyreder gibi seyrederdim. Hayatımda bir gün uyumsuz giyindiğini görmedim. Hayatında bir kere ağzından ne kaba bir söz, ne argo bir kelime çıkmadı. Nur içinde yatsın. Allah’ın rahmeti, Peygamberin şefaati üzerine olsun.
Değerli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygıların en içten gelenini sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Namaz-ı daimun'da olmak ne güzeldir Yazan "Mukarreb"
Cvp: Namaz-ı daimun'da olmak ne güzeldir Yazan Sabri Tandoğan