Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: “Neden herkes güzel olmaz, yaşamak bu kadar güzelken”
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 3/3/2008 10:35:26 PM


Sayın “Adı meçhul”,


3.3.2008 tarihli mailinizi aldım.


Kıymetli yavrum, haklı sebeplerin olabilir. Yaşadığın büyük acılar, ıstıraplar seni bu yola sevketmiş olabilir. Mümkündür. Birşey demiyorum. Kızmıyorum da. Kızacak ne var ki. Baba kız, görüşüyoruz, sohbet ediyoruz. Hepsi bu kadar.


Değerli yavrum, hayata hep negatif açıdan bakıyorsun. Hem de en uç noktadan. Bu yaptığın niye günah olsun? Sen sadece kendi ruhuna, kendi mana alemine, kendi güzelliklerine kıyıyorsun. Hem de hiç acımadan. Bilesin ki zararın sadece kendine. Seninle birgün bir dağa gidelim. Bağıralım, “Aptal dağ” diyelim. Bize dağdan aynı yankı gelecek. Tekrar bağıralım: “Güzel dağ, sen ne kadar güzelsin”. Bize aynı yankı gelecek. Hayat da aynen böyle yavrum. Sen, hayata hep negatifleri görmek için bakıyorsun. Tabi karşına onlar çıkıyor. Oysa sen çok hassas, çok ince ruhlu, zarif, kibar, asil, dünya güzeli bir insansın. İçin hep rengarenk güzelliklerle dolu. Ama sen ısrarla çirkinlikleri görmek istiyorsun. Karşına da onlar çıkıyor. Diyeceksin ki ben gördüklerimi söylüyorum. Yalan değil, iftira değil, hepsi realite. Evet kızım, doğru söylüyorsun. Ve daha bunlar gibi niceleri var hayatta. Ama hayatta iyilikler, güzellikler, incelikler senin gibi pırlantalar da var. Biraz da onları görmeye çalışsan. Neden kendi güzelliğine bu kadar yabancısın? Mailini okurken ürperdim. Senin şahsında geleceğin Rabia Sultanını gördüm. Sen, bir süre sonra büyük, çok büyük, eli öpülecek bir insan olacaksın. En ufak şüphem yok. Ama negatiflerin yanında pozitifleri de görmeye çalış. Biliyorsun pilin iki ucu var. Eksi ve artı. Eğer iki uç da eksi, iki uç da artı olsa senin transistörlü radyon çalışır mı? Sana bir anımı anlatmak isterim. Ankara Hukuk Fakültesinde okuyorum. Son sınıftayım. Sınavlar yaklaştı, harıl harıl ders çalışıyoruz. Bir ara dinlenmek için bahçeye indim. Arkadaşlar bir köşede toplanmışlar, harıl harıl bir konuyu konuşuyorlar. Hepsi heyecanlı, hepsi dolu. Konu şu: “Yakında diyorlar fakülte bitecek, hayata atılacağız, evleneceğiz. Ama kiminle evleneceğiz? Sağa sola bakıyoruz, aman Yarabbi, gördüğümüz kızlar gözümüzü korkutuyor. Malum olaylar sıralanıyor. Biz dertli olamyalım da kim olsun?” Bir ara bana döndüler, “Sabri” dediler, “niye konuşmuyorsun?”. Onlara “Dinliyorum” dedim. İtiraz ettiler. “Hayır” dediler, “ille fikirlerini söyleyeceksin”. Konuşmaya mecbur olmuştum. “Ne diyim” dedim, “Allah herkese gönlüne göre versin”. Bu cevabım birçok arkadaşı öfkelendirdi. Şiddetle karşı koydular. “Allah” dediler, “gönlümüze göre verirse, bizim genelevden evlenmemiz lazım”. “Ne diyim” dedim tekrar, “benim fikrim bu. Ben, çocukluğumdan beri tertemiz bir hayat yaşadım. Tertemiz bir kızla evleneceğime inanıyorum.”


Nitekim öyle oldu. Allah karşıma öyle bir insan çıkardı ki herhalde insanlık tarihinde bu kadar nezih, bu kadar güzel, bu kadar temiz bir evlilik parmakla sayılacak kadar azdır. Rahmetli eşimle 44 yıl bir masal, bir rüya, bir şiir hayatı yaşadık. Sadece sevdik, sevildik, saydık, sayıldık. Eşim, öyle müstesna bir insandı ki “Allah’ım” derdim, “Rana Hanım bir insan mı, yoksa bir melek mi?...”. Sevgili yavrum, bugün de şu yaşadığımız hayatta kadın, erkek her yaşta, her statüde öyle güzel, öyle asil, öyle temiz insanlar var ki insan ürperiyor. Ümitsizliğe kapılmayalım. Bekleyelim. Şair Gülten Akın,  ne güzel söylüyor:


 


“Bekleyin, bekleyin, durmaksızın bekleyin


Bir gün unutulmuş bir aynadan


Bütün sevgiler size dönecek”


 


Güzel yavrum, hayatta herşey zıddıyla biliniyor. Aslında bize çelişki gibi görünen şeyler birbirini tamamlıyor. Ve herbirinin öyle ince hikmetleri var ki balarısının yanında eşekarısı var. Acaba bunlar birbirine zıt mı? Yoksa ayrı ayrı görevleri olan, birbirini tamamlayan unsurlar mı? Tarhana çorbası yaptığımız zaman tadının artması için acı kırmızı biber koymuyor muyuz? Gece ile gündüz birbirini tamamlamıyor mu? Lütfen olaylara daha geniş bir perspektiften bakalım. Yalnız artı veya yalnız eksi uçla transistörlü radyomuz çalışmıyorsa hayatta herşey böyle birbirini tamamlıyor. Küçük yaştan itibaren hayata hep olumlu gözle baktım. Güzellikleri görmeye çalıştım. Allah, karşıma o kadar güzel, o kadar değerli, o kadar mükemmel insanlar çıkardı ki bazan yaşadığım muhteşem hayat karşısında utanıyor, gözlerim yaşarıyor. “Allah’ım” diyorum, “ben, şu halimle bu kadar güzelliklere layık mıyım? Allah’ım, bana bu liyakati nasibet.” Sade insanlar aleminde değil, hayvanlar, bitkiler aleminde de öyle güzellikler yaşıyorum ki...


Kıymetli yavrum, şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Kızma yok, darılma yok. Gel, baba-kız el ele verelim, bu sonsuz güzellikleri beraber görmeye çalışalım. Sana yeni maillerini beklerken selamların, sevgilerin ve saygıların en içten gelenini sunuyorum...


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

“Neden herkes güzel olmaz, yaşamak bu kadar güzelken” Yazan "Adı meçhul"
Cvp: “Neden herkes güzel olmaz, yaşamak bu kadar güzelken” Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]