Sayın Sema Gürdere,

6.3.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, bahsettiğin şahsın takındığı tavır, edepsizlik, terbiyesizlik karşısında “Şahan Gökbakar, sana yazıklar olsun” diyorum.  Bu rezil adamlar meydanı boş buldular. En ufak bir sorumluluk duygusu olmadan saçıp savuruyorlar. İnsanların değer yargılarıyla oynuyorlar. Be hain adamlar, lafa gelince sinema güzel sanat, lafa gelince güzel sanatlar sansür edilemez deyip naralar atıyorsunuz. Baştan sona küfürle dolu bir filmin neresi güzel sanat? Bu insanlara dur diyecek yok mu? Bu memleket bu kadar sahipsiz mi? Milli Eğitim Bakanı bu filmi görmüş, hem üzülmüş hem kızmış. Peki sonra? Bu insanı susturacak bir kuvvet yok mu Türkiye’de? İçim, bu “Şahan Gökbakar’a karşı en koyu negatif duygularla doldu. “Rezil beyanatınla içimde bu negatif duyguları uyandırdığın için Allah’ından bul”. Sinema, aslında gerçekten bir güzel sanat. İlkokul ikinci sınıftaydım. Bir gün rahmetli babam elimden tuttu, beni sinemaya götürdü. Babamın götürdüğü ilk ve son film bu oldu. Filmin adı “Demirhane Müdürü” idi. Geliri çok olan şımarık aile bireylerini kendine göre yazdığı bir senaryo ile eğitiyordu baba. İflas ettiğini söylüyor, o şımarık aile bireyleri iş bularak halkın içine karışıyor, şımarıklıklarını bırakıyor, efendi insanlar oluyorlardı. Beni çok etkilemişti. Yıllar boyu düşündüm. Öyle filmler gördüm ki gerçekten sanat eseriydi. Üzerimde ölünceye kadar unutamayacağım izler bıraktılar. Şimdi bu güzelim sinema sanatı, Şahan Gökbakarlar eliyle yıkıcı bir çizgiye dönüşüyor. Bu rezalete dur diyen çıkmayacak mı? Evet, toplum olarak zor günler yaşıyoruz. Sosyal yönden, ekonomik ve siyasal yönden hepimiz ıstırap içindeyiz. Şahan Bey, memleket çocuklarını küfre, hakarete, kabalığa sürükleyecek yerde bizi hayata, yaşamaya, mücadeleye, güzelliklere, inceliklere götürecek filmler çevirse daha güzel olmaz mı? Hepimiz sinemadan çıktıktan sonra içimizde nezih, temiz, yüce duygular duysak kötü mü olur? Bizim asıl ihtiyacımız sevgiye, saygıya, inceliğe, edebe ve zarafete... Bunların öyle mahrumiyetini hissediyoruz ki hepimizin içi delik deşik. Hepimiz bir tebessümün, bir güzel hareketin, bir güzel sözün özlemi içindeyiz.

Kıymetli yavrum, sizin bu adamın sözleri karşısında duyduğunuz duyguları saygıyla karşılıyor, bu filmi çevirenlere de, Şahan Gökbakar’a da teessüflerimi bildiriyorum.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :