Sayın Arzu Hanım,
12.3.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, hayat bir dağ gibidir. Nasıl seslenirsek öyle cevap alırız. Dost, komşu, arkadaş bizim çabalarımızla kazanılır. Masum, temiz bir tebessümle başlayan bir yakınlık bir müddet sonra tertemiz bir dostluğa dönüşebilir. Vesileleri değerlendirmek gerekir. Onların özel bir gününde götürülecek minicik bir hediye, bir çiçek, bir kitap arkadaşlığa başlangıç olabilir. Kaldı ki bunlar olmadığı takdirde Azize Annenin yaptığını yapabiliriz. Azize Anne kolej civarında oturan doksansekiz yaşında bir mübarek hanımefendi. Her işini kendi yapıyor. Bir gün alış-veriş için merdivenlerden inerken apartmanın yöneticisiyle karşılaşıyor. Selamlaşıyorlar, hal, hatır soruluyor. Yönetici soruyor: “”Anne” diyor, “yalnız mı oturuyorsun?”. “Hayır” diyor Azize Anne. “Yalnız değilim. Allah’la, Peygamberle, meleklerle beraber oturuyorum.” Yönetici şaşırıyor. Biraz da korkuyor... Olay bu yavrum. Biz Allah’la beraber olursak daha güzel ne olabilir? Gerektiği zaman O bize dünyanın en güzel dostunu kendiliğinden gönderir. Mesele bundan ibaret. İnşallah ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Allah’la dost olanlar ne kadar mutludurlar Yazan Arzu
Cvp: Allah’la dost olanlar ne kadar mutludurlar Yazan Sabri Tandoğan