Saygılar Sabri Bey Amca, ellerinizden öperim.
Geçenlerde Sami Melih kardeşimin Size yönelttiği soru özetle, “kredilerin kullanılması doğru mudur?” konusu hakkında… Bu konu hakkında Sami ile zaman zaman uzun istişareler yaptık, yapıyoruz da. Sabri Bey Amca Sizde “kar payı” kelimesinin çok güzel bir oyun olduğundan bahsediyorsunuz. Bugün de “Kardan Adam” rumuzlu gönül dostumuz uzun bir süre çalıştığı bir kurumun “kar payı” adı altında yatırımcılara gelir temin ettiğini belirtiyor ve bu kurumlara da gerçekten inancı yüksek kişilerin seçilerek o kurumlarda çalıştırıldığını belirtiyor.
Sabri Bey Amca, benim burada anlamadığım önemli bir husus var: neden bizler, tabiri doğru olur ise, “yattığımız yerden” paramıza para katma heveslisiyiz? Hiç çalışmadan, hiç yorulmadan, hiç kafa patlatmadan gerek “kâr payı” gerekse “faiz” adı altında olsun –ki bence ikisinin hiçbir farkı yok- paramıza para katmak istiyoruz. Ben bunu anlayamıyorum. İnançlı bir Müslüman düşünün, dikkat buyurunuz Mümin demiyorum, çünkü Mümin bu konuların yakınından bile geçmez, yattığı yerden para alacak (kazanacak da demiyorum, çünkü kazanmak bence bir çalışmanın, bir emeğin sonucunda olur) ve onu “kar payı” adı altında dinen meşrulaştıracak. Bu nasıl iş? Hiç terin akmasın, bir şirketin karına ortak olduğunu san veya ol, parandan para kazan.
Sabri Bey Amca Sizin de bildiğiniz gibi Peygamber efendimiz bir gün sahabelerle yolda yürüyormuş. Yolun kenarında birisi öylece oturuyormuş. Peygamber Efendimiz ve sahabeler o kimsenin yanından geçmişler. Sonra tekrar geri dönerlerken Peygamber efendimiz yine o kimseyi görmüş ve o kimseye selam vermiş. Buna bir anlam veremeyen sahabelerden birisi Efendimiz Hazretlerine, neden giderken selam vermediniz de dönerken Selam verdiniz? diye sormuş. Peygamber Efendimiz yanıtında, giderken gördüğümde hiçbir iş yapmadan öylece oturuyordu, ama dönerken gördüğümde elinde bir tahta çöp toprağı eşeliyordu, diye cevap vermiş. Allah’ın Resulü boş duran bir kimseye selamı bile vermezken, bizler neden, yine o tabiri kullanacağım, “yattığımız yerden” paramıza para katma peşinde koşuyoruz
Ha “kar payı” ha “faiz” ikisi de aslında aynı değil mi? Üniversitede paranın gelirinin faiz olduğunu öğrenmiştik. Herkes de bunu kabul ediyor. Yani paradan elde edilen şey de diyebiliriz. Kar payı da paradan elde edilmiyor mu? İkisinde de çalışmak yok, didinmek yok, kafa patlatmak yok, en önemlisi “alın teri” yok. Bence bizler bu terimlerle kendimizi kandırıyoruz. Benim bu konudaki düşüncem şu yönde: para biriktirmeden, geleceğinden korkmadan ve şüphe etmeden, Allah yarattıysa rızkımızı vereceğinin bilincinde olarak; bir işe girişeceksen gerçek bir teslimiyetle işe girişecek ve Allah’ın yolunda kazancını harcayarak, başkalarının rızıklarına aracı olarak, veya kazancının bir kısmını bu yolda harcayarak ve kalanıyla daha da fazla büyümek ve de bu büyümeyi Allah’ın yolunda daha fazla hizmet etmek aşkıyla yapmak için yatırımlarını arttırmak, kendin “1” alırken çalışanına “2” verebilmek…AMİN. ne kadar güzel. Hayat işte o zaman bir kimse için gerçek anlamını kazanmaz mı? Ölene kadar mücadele içindesin. Allah’ın sana verdiği rızıktan başkalarının rızıklarına aracı olmak için mücadele veriyorsun, ne kadar güzel… bunun insan ruhunda yaratacağı hazzı ve zenginliği tahmin bile edemiyorum. Belki de bu, Aşk’a ulaşmanın bir yoludur?
Sabri Bey Amca, umarım bu yazımda haddimi aşmamış, istemeden bile olsa kimseyi kırmamışımdır.
Saygılar Sabri Bey Amca, SEVGİLER, ellerinizden öperim.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Bazan bir meselenin ne kadar çok boyutları oluyor... Yazan Göksu
Cvp: Bazan bir meselenin ne kadar çok boyutları oluyor... Yazan Sabri Tandoğan