İyi akşamlar Sabri amcacım;
Okudum mailinizi. Evet, yapmam gereken o insana haddini bildirmek ama nedense ben öyle insanlara hiç yapamıyorum bunu. Ama dediğiniz gibi bunu yapmayı öğrenmeliyim. İçimde hissetmiştim; acaba demiştim kıskanıyor mu beni ama insan kendisinden yaşça bukadar büyük birine konduramıyor bunu. Bugün akşam üstü bir arkadaşım aradı, müsaitsen görüşelim mi, ben sizin o tarafa geleyim diye; eşimle de konuştum; olur görüş dedi. Akşam üstü dört gibi onunla buluştuk. Birbuçuk saat onunla bizim eve yakın Mado diye bir yer var, orada oturduk, çay içtik. Çok sıkıntıları var; ona yardımcı olmaya çalışıyorum ama kafasında bazı takıntılar var, onları kafasından atamadığı için huzursuz. Bana bugün çok mutsuz olduğunu söyledi. Ayrılırken iyi ki görüştük, çok rahatlattın beni dedi bana ama anlık bir rahatlama tabii; insan kafasındaki takıntıları atamadan daimi huzura nasıl kavuşur ki! Onunla otururken birden birşey devriliyor gibi bir ses geldi biraz ileride çaprazımızdan; bir döndüm ki bir adam tepe taklak kafasının üstüne düşmüş; çok korktum, "Allah'ım inşallah birşey olmamıştır" dedim; yanındaki insanlar kaldırdılar onu; baktım adam da kendinde, çok sevindim tabii, sonra baktım ki orada çalışan garsonlardan birisi. Boynu zedelenmiş. Yukarıdaki ışığı açmaya çalışıyormuş, birden dengesini kaybedip düşmüş. Ben onu biraz ilerimizde gözümün önünde düşerken görünce heyecanlandım ve ister istemez bir tepki verdim sesi duyunca ve ay inşallah birşey olmamıştır dedim heyecanla; sonra birşey olmadığını görünce rahatladım ve karşımdaki arkadaşıma baktım; o kendisiyle okadar meşguldü ki hala kendi duygusal sıkıntısını anlatıyordu bana. Sonra içimden sizin geçen gün ki sözünüz aklıma geldi; "dünyada nekadar insan varsa okadar huy, karekter var" diye. Ben orda gözümüzün önünde gerçekleşen o olayı görünce heyecanlanıp inşallah iyidir, birşeyi yoktur diye birkaç kez yüksek sesle tekrarlarken, o hiç farkında bile değildi gördüğü halde olayı. Şaşırmıştım ve üzülmüştüm. akşam da eşimle yürüyüşe gittik;yürüyüş yaptık önce biraz, sonra Mado'ya gittik yine, orada oturduk biraz; dondurma yedik, çay içtik. Nasıl güzel bir hava vardı anlatamam. Sonra babam geldi bize, annem de bugün anneannemde kalacak. Biraz babamla oturduk, sohbet ettik, şimdi de onu geçirdik, gitti eve. Şimdi de eşimle oturuyoruz. İnşallah siz de çok güzel bir Pazar geçirmişsinizdir. Sevgi ve saygıyla güzel ellerinizden öpüyorum. İyi geceler Sabri amcacım...
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Yankı vermeyen dağa ses gönderilmez.” Kenan Rufai Yazan İlknur
Cvp: “Yankı vermeyen dağa ses gönderilmez.” Kenan Rufai Yazan Sabri Tandoğan