Sayın Suzan Hanım,

2.4.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, herşeyden önce ve herşeyden çok Allah’ımızı ve Peygamberimizi seveceğiz. Elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar onların yolunda gitmeye çalışacağız. Bir tek Ayeti, bir tek Hadisi bile yaşamanın insana kazandıracağı sonsuz güzellikler var. Yalnız dikkat edin. Okumanın veya öğrenmenin demiyorum: Yaşamanın, yani uygulamanın. Öğrendiklerimizi yaşantıya dönüştürmenin üzerinde son derece önemle duruyorum. Bir tek “Ya hayır söyle, yahut sus” Hadisinin insana aile hayatında, iş hayatında, sosyal hayatında kazandıracağı öyle değerler, öyle güzellikler var ki bunları sıralamaya başlasak günler değil, haftalar geçer.

İmkan nispetinde günlük hayatımızda çok dikkatli yaşayalım. Ağzımızdan çıkan her söze, her davranışımıza dikkat edelim. Büyük, küçük, köylü, kentli zengin, fakir, kadın, erkek herkese karşı saygılı davranalım. Herkesle mesafeli olalım, ölçülü olalım. Kimseyle laubali olmayalım. Bütün dikkatimize rağmen birileri bizi kırarsa, incitirse onlara karşı kin ve nefret duymayalım. En büyük kötülüğü görsek bile intikam almak yoluna gitmeyelim. İşi Allah’a bırakalım.

“Mevla görelim neyler,

Neylerse güzel eyler”

diyelim. Hayatta kin, nefret, intikam duyguları kadar insana zararlı olan hiçbirşey yoktur. Resulullah Efendimiz birçok kötülüklere, hainliklere, düşmanlıklara maruz kaldı. Ama kimseye karşı kin ve nefret duymadı. Onları bağışladı, affetti. Biz de öyle yapalım. Hayattaki tek rehberimiz O’nun müstesna kişiliği olsun. Şu şunu demiş, bu bunu demiş, bu bunu yapmış. Bu gibi safsatalarla vakit geçirmeyelim. Peygamberimiz nasıl hareket etmişse biz de öyle hareket edelim. Burada birçok kimsenin sorduğu soruya cevap verelim: “Efendim” diyorlar, “hepsi iyi güzel de biz bir türlü bize yapılan kötülükleri, zulümleri affedemiyoruz. Ne yapalım, nasıl hareket edelim?” Onlara diyorum ki o şahıslar için sürekli dua edin. “Allah’ım” deyin, “onun iki dünyasını cennet et. Çocuklarının mürüvvetini göster. Toplum içinde en çok sevilen, sayılan, hürmet gören insan olsun”. Bakın, görün, bu şekilde hareket ederseniz içinizdeki o kin ve nefret gidecek, yerine tertemiz, bembeyaz sevgiler gelecek. İçiniz aşkla, heyecanla dolacak. Deneyin, bakın. Ama öyle bir iki kere değil. Sürekli olarak bunu yapın. Öyle ki son nefesinizi verirken içinizde sevgiden başka birşey olmasın. Ve siz de Ömer Hayyam gibi

“Sevginle gireceğim toprağa

Sevginle çkacağım topraktan.”

deyin. Öyle sevgiyle dolun ki yolda birisi sizi gördüğü zaman içi güzelliklerle, tertemiz ürpertilerle dolsun.

Ne iş yaparsanız yapın, işe Besmeleyle başlayın. İçtiğiniz her yudum suda, yediğiniz her lokma ekmekte, söylediğiniz her sözde Besmele çekin. Merdivenlerden inerken, çıkarken, biriyle selamlaşırken, birşeyler okurken, giyinirken, elbisenizi çıkarırkenhep Besmel deyin. Çok daraldığınız , sıkıldığınız , bunaldığınız zaman bir yere oturun, ellerinizi dizlerinize koyun, kendi işiteceğiniz bir ses tonuyla Besmele deyin. Bir süer sonra göreceksiniz ki o Besmeleler sizin bütün sıkıntılarınızı alıp götürecek. Onun yerine tatlı bir huzur, ütün varlığınızı kapsayacak. Mümkün olduğu kadar tasarrufa riayet edin. Peygamberimiz diyor ki

“Dere kenarında abdest alırken bile suyu tasarruflu kullanın”.

Cemaattan biri diyor ki “Ya Resulullah, derenin suyu akıp gidiyor. Ben tasarruflu kullansam ne faydası olacak?”. Peygamberimiz cevap veriyor:

“Önemli olan senin tasarruf terbiyesi içinde yaşaman”.

Bolluk zamanında tasarrufa riyayet etmeyen, darlık zamanında da edemez. Mümkünse hayat boyu kimseden borç almayın. Yerine göre kuru ekmek yeyin, su için. Ama borç yapmayın. Başınız Allah’dan başka kimsenin önünde eğilmesin. Dedikodudan vebadan kaçar gibi kaçın. İnsana dedikodunun vereceği zararı hiçkimse veremez. Ve bol bol şükredin. Görebildiğiniz için, eliniz tuttuğu için, ayağınız yürüdüğü için, kimsenin kapısını çalmadan ihtiyaçlarınızı giderebildiğiniz için. Uyuyabildiğiniz için, konuşup meramınızı anlatabildiğiniz için ve herşey için bol bol şükredin.

Hayat bir dağdır. Ona nasıl seslenirsek öyle cevap alırız. Bizim sedamız hep iyilikler, güzellikler, sevgiler, dostluklar olsun. Her an Hakka göçecekmiş gibi ölüm olayına karşı hazırlıklı olalım. Önemli olan günü saati gelip de Azrail Aleyhisselamı karşımızda görünce “Ey Allah’ın meleği, hoşgeldin” diye Onu sevgiyle, saygıyla, telaşlanmadan selamlayabilmektir.

Değerli yavrum, bunlara riayet edersen inşallah dünyan da, ahiretin de cennet olur.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :