Sayın İlknur Hanım,
4.4.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, yaşayan en büyük Türk şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca bir mısraında
“Gelme, gelme üstüme, bir şifa vermeyeceksen eğer”
der. O kadıncağıza geçim iyidir, tatlıdır, güzeldir demişsin. Bu yetmez ki. Ya hiç açmayacaksın meseleyi, yahut kökene ineceksin. Bu kavgalar niçin çıkıyor? Niçin eşlerden biri cep telefonunu fırlatıp atıyor. Sebebi ne? Bunu araştırmak lazım. Bence adına banka kartı denen o şeytan oyununun ailelerdeki meydan getirdiği yıkıntı birinci sebep. Eskiden, benim çocukluk yıllarımda insanlarda bütçe denen bir kavram vardı. Herkes bütçesine göre yer içer, giyinir, kuşanırdı. Şimdi o bütçe kavramı kalktı. Herkes Rahmi Koç gibi, Güler Sabancı gibi yiyip içmek, giyinip, kuşanmak istiyor. Bu çok yanlış. Ben kendimi Rahmi Koç’la, Güler Sabancı’yla nasıl mukayese edebilirim? Ben, emekli bir memurum. Gelirim o kadar. Rahmi Koç, Güler Sabancı bir imparatorluğun varisleri. Burada ben haddimi bilmeliyim. Bir emekli memur gibi yaşamalıyım. Yoksa toplum içinde değerimi kaybederim. İşte pek çok insan o muhakemeyi yapmıyor. Ne yani diyor, benim onlardan neyim eksik. Ben, güzel yiyip içmeye, en iyi giyip, kuşanmaya layık değil miyim? Tamam kardeşim, layıksın ama senin belli bir gelirin var. Ayağını yorganına göre uzatmaya mecbursun. İşte bunları anlatmadıktan sonra geçim iyidir, güzeldir, geçim Fenerbahçelidir demekle iş bitmiyor.
Sevgili kızım, bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Aslında Fazıl Hüsnü işi ne güzel özetlemiş.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Ayağını yorganına göre uzat Yazan İlknur
Cvp: Ayağını yorganına göre uzat Yazan Sabri Tandoğan