Sevgili ve değerli büyüğümüz ve gönül dostları,

Brezilyalı yazar Jose Mauro de Vasconcelos, ünlü romanı "Şeker Portakalı'nı" 12 günde yazmış. "Ama onu 20 yıldan fazla yüreğimde taşıdım," der yazar. Yirmi yıldır yazarın gönlünde birikenler  oniki günde tüm dünyada beğenilen çok güzel bir roman olarak ortaya çıkmış.

Aslında hepimizin gönlünde biriken düşünceler, duygular, sözler, hayaller, umutlar,korkular bir gün bir şekilde ortaya çıkıyor. Ben ruhlarımızı toprağa benzetiyorum.Toprağa ekilen her tohum uygun koşuları bulunca nasıl çimleniyorsa,  bizim de ruhumuza ektiğimiz her tohum bir gün zamanı gelince mutlaka çimleniyor, büyüyor, bazen büyük bir ağaç oluyor.Ruhumuza güzellik ve iyilik tohumu ekmek, güzeli görmek ve güzeli düşünmek başlangıçta özel bir gayret ve çaba gerektirse de sonunda hayatımızı muhteşem bir tabloya dönüştürmek  bizim bu ektiklerimize bağlı. Bunun için insan her anınında  "güzellik avcısı" gibi yaşamalı, güzelliğe odaklanmalı, her türlü olayın detayında ve arka planındaki güzelliği keşfetme gayreti içinde olmalıdır. Bir süre sonra güzelliği keşfetme insanda nefes alıp vermek gibi refleks haline gelecek, artık o güzellikler insanı görecek ve ona gelecektir.

Bunun için olumluluklar üzerine odaklanmak ve onların farkında olmak gerekiyor. Farkındalık bir çok güzelliğin yaşanabilmesi için önemli bir başlangıçtır. Bazen omuza yürekten bir dokunuş  altından daha kıymetli olabilir. Çölde bir damla suyun tüm hazinelerden daha kıymetli olması gibi. Zenginlikler ve değerler  tamamen bizim onlara verdiğimiz önemden kaynaklanır. Her insan bu zenginliklerin aslında kendi sahip oldukları  bilincine vardığı an  tüm güzelliklere ve ilahi hakikatlere ulaşabilir.

Mevlana şöyle der: " İnsanın en önemli görevi, kimliğini bulması ve Tanrı ’nın hakikatine vakıf olmasıdır, insan ancak bu şekilde insanlık sıfatına layık olabilir.Eğer sevgilini görmediysen ve bulmadıysan neden aramıyorsun? Yok eğer bulduysan, neden coşmuyorsun?”

Bütün güzelliklerin sizinle olması dileğimle selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.

Samime Işıkay

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :