Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Her şeyde hayırlar vardır...
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 6/9/2006 8:48:57 AM


Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,

6 Haziran 2006 tarihli mailinizi aldım. Ne yazık ki bundan evvel göndermiş olduğunuz mail sitemize intikal etmedi. Yoksa hiç şüpheniz olmasın ki onu da cevaplardık.
Efendim, göstermiş olduğunuz yakın ilgi, sevgi ve saygı için sonsuz teşekkürler. İnşallah Yüce Rabbimiz bizleri bu temiz, nezih duygulara layık eder. Hepimiz şu dünyada misafiriz. Ah, bir bunun farkında olabilsek. Her şey ama her şey bir an meselesi. Bakıyorsunuz sizinle beraber olan bir insan bir anda mana alemine göçüveriyor. 14 Şubat 2006'da varlığıyla iftihar ettiğim, müstesna insan Rana teyzeniz Hakk'a göçtü. Bu ayrılık nasıl ateşten bir gömlekmiş, beni nasıl yaktı, kavurdu anlatamam. Rana ile beraber sanki dünya göçtü. O günden beri hala kendime gelemedim. Hayatta her şey böyle. Ölesiye sevdiğiniz, varlığıyla iftihar ettiğiniz insan bir anda ellerinizin arasından uçup gidiyor ve siz bütün dertleriniz, ıstıraplarınız, çilelerinizle beraber yapayalnız kalıyorsunuz. Bu öyle bir yalnızlık ki hayatta mısınız- değil misiniz, var mısınız- yok musunuz belli değil. Bu öyle bir acı ki insan "aynalar söyleyin bana, ben kimim?" diyorsunuz. Allah sonunu hayır getirsin. İnşallah mana aleminde de onunla beraber olmayı, öldükten sonra onunla beraber aynı mezarlığa gömülmeyi Allah nasip etsin.

Hep neye yanarım bilir misiniz? Şu kısacık dünya hayatı dargınlıklara, kırgınlıklara, küskünlüklere değer mi? İşte geldik, gidiyoruz, şen olasın Halep şehri. İnsan bu dünyada yaşadığı sürece o kadar temiz, nezih, güzel bir hayat sürmeli ki kimseyi kırmadan, intizar almadan, ah almadan yaşayabilmeli. Tıpkı bir gül gibi. Her an çevresi için hayır dua eden, faydalı olmaya çalışan, bugün yapacağı iyilikleri yarına bırakmayan bir insan olabilmeli. Çünkü hiçbirimiz sabaha çıkacağımızı bilemiyoruz, hiçbirimiz yarına çıkma garantisi içinde değiliz. Her şey an meselesi. Benim gençlik yıllarımda Ankara’da aylarca kapalı gişe oynayan bir film vardı “Rüzgâr gibi geçti”. Bu filmin adı o kadar hoşuma gitmişti ki yıllarca dilimden düşmedi. Sahabi döneminde çok güzel bir adet varmış. Gece insanlar birbirinden ayrılırken helalleşirlermiş. Bu hareketin ne kadar güzel, ne kadar anlamlı olduğunu yıllardır düşünürüm. Beni bazen ürpertir, bazen ağlatır. Hayat bu kadar kısayken acaba neden birbirimizi kırarız, incitiriz, üzeriz. Hadi oldu bir şey diyelim, acaba neden hatamızda ısrar eder, özür dilemeyiz, af dilemeyiz. Oysa gerek Kuran- ı Kerim’de gerekse Hadis-i Şerif’lerde işaret buyurulduğu gibi af dilemek, özür dilemek, bağışlanmayı istemek insan hasletlerinin en yücelerinden biri. Hadi nefsimizin itişiyle özür dilemeyi kibrimize yediremedik. Peki öbür dünyada acaba bunun hesabı sorulmayacak mı? Orada ne cevap vereceğiz. Hz. Peygamber amcası, yiğitler yiğidi, güzeller güzeli Hz. Hamza’yı öldüren vahşiyi bile affetti. Özür dilemek ne kadar insana yaraşan güzel bir duygu ise affetmekte o kadar güzel, o kadar nezih, o kadar yüce bir duygudur. Peki bizlere ne oluyor. Hatalarımızdan, kırdığımız, üzdüğümüz, ağlattığımız insanlardan özür dilememekle acaba asıl zararı kendimize vermiş olmuyor muyuz? Bir atasözü vardır, ağlayanın malı gülene hayır getirmez derler. Hiç kimsenin şüphesi olmasın kibir insan karşısındaki insanı kırdığı, üzdüğü, incittiği kadar kendiside bunun aynını karşılamak zorundadır. Aynı fatura fazlasıyla ona da ödetilir. İnanmayan varsa bunu zaman en acı şekilde gösterecektir. Allah cümlemizi hayırlara götürsün, Allah cümlemize hayırlar nasip etsin.

Efendim sizin de buyurduğunuz gibi “Gönül Sohbetleri” kitabımın 4. , 5. ve 6. ciltlerinin baskıları bitmek üzere, Allah nasip ederse önümüzdeki hafta gün ışığına çıkacak. Allah tamamlamayı ve okuyanlara faydalı olmasını nasip etsin. Okuyanlardan gelen devamlı, ısrarlı istekler beni bu yola götürdü. İnşallah içindeki fikirlerle duygularla, önerilerle insanlara minicikte olsa bir hizmetim olur. O kitaplar bir tek kişinin dahi kalbinde iyinin, güzelin, temiz, asil, büyük, yüce olanın ışığını yakabilirse ne mutlu bana. Çevremde yıllardır gördüğüm, müşahede ettiğim gerçek şu; bir çok insan acı çekiyor, ıstırap çekiyor, huzursuz, tedirgin, bazen açık bazen gizli gözyaşı döküyor. İnsanlar garip, insanlar yalnız, insanlar kimsesiz. Bir çok insan derdini açamıyor, söyleyemiyor. Daha doğrusu söyleyecek kimse bulamıyor çevresinde. İşte ben bu “Gönül Sohbetleri” kitaplarımla bu insanlara cevap vermeye çalıştım. Benim gibi yalnız, kimsesiz insanların gözyaşlarını, ıstıraplarını paylaşmaya çalıştım. Onların duygularına, düşüncelerine ortak olmaya çalıştım

Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, benim parayla pulla, şanla şöhretle, mevki makamla, ikbal ve siyasetle uzaktan yakından hiçbir ilgim yok. Tek amacım insanlara nakış iğnesinin ucunun binde biri kadarda olsa hizmet edebilmek. İçimdeki sevgiyi onlarla paylaşabilmek. Allah sonunu hayır getirsin. Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum…


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Her şeyde hayırlar vardır... Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: Her şeyde hayırlar vardır... Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]