Çok Sevgili Büyüğüm, Aziz Babacığım,

Sizi ve bütün dostları en güzel duygularla selamlıyor, her anı güzelliklerle dolu dolu yaşanan nice zamanlar diliyorum.

Sevgili büyüğüm, siz bir sohbetinizde ruhen tekamül etmenin aslında ruhun ilk yaratılıştaki saflığına yeniden kavuşması demek olduğunu anlatmıştınız. Sohbetlerinizde ve mail cevaplarınızda da hep vurgulayageldiğiniz bir kavram var: Ruhen kirlenmemek, hep tertemiz kalmak. Yaradanın huzuruna döndüğünde ilk verildiği şekliyle ruhunu tertemiz olarak götürebilmek... Cehennemin ruhen kirli dönenler için sadece bir arınma yeri olduğu, cennetinse ancak arınmış olanların ağırlanabileceği bir mekan olarak mevcut olduğu anlatılır bazı eserlerde. Oysa insan daha bu dünyada iken ruhu  kirleten kinlerden, öfkelerden, nefretlerden, benlik duygusundan, hasetten, kibirden ve kısacası nefsin oyunlarına gelmekten kendini koruyabilmeyi başarabilse, bu dünyada bir çocuk safiyeti içinde yaşayabilir...

Sevgili büyüğüm, bu noktada sizin her cümlesiyle bize birer ışık kaynağı olan “Gönül Sohbetleri” kitaplarınızdan birisinde geçen bir cümleniz de bütün bunlara ulaşmaktaki en genel kaideyi ne güzel özetliyor:

“Ne ki nefsine ağır geliyor, onu işle”

Nefsininin isteklerine aldırmadan en güzel yolda ilerleyenlerden olabilmek, kayıtsız şartsız bağışlama ve tövbe yolundan giderek bütün yüklerinden kurtulup daha bu dünyada iken cenneti yaşayanlardan olabilmek niyazıyla hoşçakalın sevgili babacığım. Bütün hayırlar ve güzellikler her nefeste size ve bütün dostlara olsun.

Allah’a emanet olunuz...

Çiğdem Seçkin Gürel

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :