Sayın Tuncay Arın,
28.4.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, mailiniz beni nasıl duygulandırdı, anlatamam. Japonya’yla kıyaslandığımız zaman bu açıdan utanılacak bir durumda olduğumuz derhal ortaya çıkıyor. Bir çılgınca koşu ile gidiyoruz. Nereye? Müstemleke durumunu da aştık. Köleliğe gidiyoruz. Bir gün lütfen sizinle Ankara’da Karum’a gidelim. Yemin ederim, utanç duyuyorum. Bizi bu hale getirenlere teessüf ediyorum. Birkaç dükkanın dışında bütün isimler hep yabancı dilde. Bu beni o kadar rahatsız ediyor ki. Halbuki bu iş bir kanun meselesi. Meclis toplanacak, beş dakikada bir kanun çıkaracak, bu pislik, bu kokuşmuşluk, bu iğrençlik derhal bitecek. Demek ki ne iktidarda, ne muhalefette bu ıstabı duyan bir kişi bile yok.
Biz daha Atatürk’ün zamanında Kayseri’de uçak fabrikası kurmuştuk. Uçak yapıp Avrupaya sattık. O uçak fabrikasını Atatürk’den sonra darmadağın ettiler. 27 Mayıs’dan sonra Cemal Gürsel’in yüreği titriyordu. Bir Türk arabası yapalım diye. Yapıldı. Sefere konuldu. Bilinçli olarak benzin az konuldu. Yarıyolda kaldı. Hiç unutmuyorum, birçok hain gazete düğün, bayram yaptı. Bizim aslan gibi mühendislerimiz, ustalarımız, işçilerimiz var. Fakat parayı ellerinde tutanların ne beyni var, ne yüreği var.
Bunlar değerli kardeşim beni o kadar üzüyor ki, Allah sonumuzu hayır getirsin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Bir dokun, bin ah dinle Yazan Tuncay Arın
Cvp: Bir dokun, bin ah dinle Yazan Sabri Tandoğan