Sayın Hatice Hakeri,
28.4.2008 tarihli mailinizi aldım.
Efendim, ben o filmi görmediğim için birşey söyleyemeyeceğim.
Evet, mürşid gelir müridi bulur. Ama bunun da şartları vardır. Daha önce öğrencinin gelebildiği noktaya kadar ilerlemesi gerekir. Edep, incelik, tevazu, saygı konularında bir hayli yol alması lazımdır. Gandhi, her sabah evinden çıkarken kendini ayakkabısının üzerindeki tozdan daha büyük görürse ağlayarak Allah’a sığınırmış. Sabahleyin evden çıkarken kendini o apartmanın, o mahallenin, o semtin en günahkar, en fazla eğitilmeye muhtaç insanı olarak görmeyen kimse mana yolunda kolay kolay yürüyemez. Özdemir Asaf bir şiirinde
“Bu için için oluşun
Sen beni bulunca
Bende seni görmen içindir”
der. İddia sahibi olmak kendini arınmış, temizlenmiş, yüksek bir makama erişmiş olarak görmek çok tehlikelidir. Böyle bir kimse zaten manevi arayış içinde değildir ki öğretmeni gelip onu bulsun. Tevazu kapısından geçmeyen mana evine giremez. Şems Şam’dan kalktı, Konya’ya kadar yürüyerek geldi. Çünkü Mevlana bir mum haline gelmişti. Bir ışık bekliyordu. Şems, o ışık oldu. Hayatta herşey böyledir. Eskiden şiş kebap yapmadan önce o et alınır, bir gün, iki gün terbiye edilirdi. Bu terbiyenin sonunda et yumuşacık olurdu. Sonra onu şişe takar fırında pişirirdiniz. Bugün o terbiye yapılmadan eti kesip, şişe takıp getiriyor. Onun için de hiçbir şeye benzemiyor. Onu yemek bile ıstırap oluyor. Manevi hayat da böyle. O hazırlıklar yapılmadan, edep ve tevazu kapısından girmeden bir yere vasıl olamayız.
Yeni maillerinizi bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Tevazu kapısından geçmeyen mana evine giremez Yazan Hatice Hakeri
Cvp: Tevazu kapısından geçmeyen mana evine giremez Yazan Sabri Tandoğan