Sayın İlknur Hanım,
28.4.2008 tarihli mailinizi aldım.
Bir söz vardır, “Başlamak, bitirmenin yarısı” diye. Gayet tabi ilk denemelerinde istediğin güzelliği bulamazsın. Bunu istemek bile hayatı tanımamak olur. Devam edeceksin. Başlarda kompozisyonlara değil de tek ögeye dayansan daha doğru olur. Bu bir çay bardağı, bir fincan, boş bir vazo, bir kibrit kutusu, bir sandalya olabilir. Mütemadiyen çiz. Güzel mi değil mi diye bakma. Defterler doldur. On defter, yirmi defter, kırk defter, doksan defter. San’at, aşkla, heyecanla ölünceye kadar hep güzeli aramaktır. Bütün büyük ressamları oku, onlar hep son nefeslerine kadar ölesiye çalışmışlar. Matisse, elleri titreyip de resim yapamaz hale gelince eline fırça bağlatıp koluyla çalışmış. Elişi kağıtlarını küçük küçük kesip öyle ustalıkla yanyana getirmiş ki nefis kompozisyonlar çıkmış.
Servis meselesine gelince sen de olsan herkesi tatmin edecek, memnun edecek bir formül bulamazsın. Onun için bunu mesele haline getirme. Kabul et.
Bugün, onbinlerce üniversite mezunu pırıl pırıl genç çılgınlar gibi iş aramakta. Ekonomik durumumuz ortada. Bir avuç para babası hariç herkes ısttırap içinde. Öyle esnaf var ki siftah yapmadan kepengini kapatıyor. Böyle bir ortamda işten sızlanmak biraz fantezi olmuyor mu? Unutmayalım ki yeni bir iş bulmadan şikayet etemek bize ne kazandırır? Lütfen realist olalım. Şükretmesini öğrenelim. Yeni, daha güzel bir iş bulmadan önümüzdeki işe hor bakmayalım. Karamsarlık, insanın bütün güzelliklerini öldüren en kötü hastalıktır. Bir arkadaşın olduğundan bahsediyorsun. Ne mutlu sana, o var. Hocam, rahmetli Münir Derman, “Şimdiki zamanda insanın hakiki dostu Allah’la aynı sayıdadır” derdi.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Şükretmek ve sabretmek ne güzel iki haslettir Yazan İlknur
Cvp: Şükretmek ve sabretmek ne güzel iki haslettir Yazan Sabri Tandoğan