Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,
2.5.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, şunu iyi bilelim ki hayatın özü, aslı, temeli sevgidir. Sevgiden bakır altınlaşır. Sevginin olmadığı yerde sadece acı, ıstırap, gözyaşı ve yalnızlık vardır. Pek çok deney yapılmış. Görülmüş ki sevgisiz büyüyen çocuklar ruhen ve bedenen güçsüz, takatsiz ve hastalıklı oluyorlarmış. Geçen sene bir kitap okumuştum. Bir Amerikalı köpek psikoloğu yazmıştı. Sahibinden sevgi, ilgi ve saygı görmeyen bazı köpekler kahrından ölüyormuş. Kulakları çınlasın emekli öğretmen Rahime Hanım anlatmıştı: Bir evdeki Afrika menekşesi suyunu veren hanımdan sevgi ve yakınlık görmezse çiçek açmıyormuş. Ben müşahade ettim. Giydiğimiz elbiseler bizden sevgi, saygı ve ilgi görmezlerse hemen eskiyiveriyorlar. Bütün hayatın özü sevgi... Hele bu insan yavrusu sözkonusu olursa daha da önem kazanıyor. Deney yapmışlar, aynı gıda verildiği halde, sevgi görmeyen çocuklar arasında daha çok ölüm vakası olmuş. Çocuğun asıl gıdası sevgidir. Bir anne tarafından bağrına basılmaktır. Çocuğun annenin sıcaklığını duyması bile onun için en güzel gıdadır. Ne yazık ki günümüzde, günümüzün şartlarında ne anne, ne baba, çocuğa gereken ilgiyi, sevgiyi, yakınlığı gösteremiyor. İki tarafın da bahanesi hazır. Efendim, işlerimiz çok yoğun, gece gündüz çalışmak gerekiyor. İyi, güzel de bakıcıların elinde büyüyen çocuktan hayır gelir mi? O çocuk sağlıklı yetişir mi? Bunu kimse düşünmüyor. Gelen bakıcı acaba ruhen ve bedenen sağlıklı mı? Anne gittiği zaman çocuğa nasıl davranıyor, bunu kaç kişi düşünüyor. Anne, baba zaten gündüz evde yok. Gece de işim yoğun deyip köşeye çekiliyor. Çocukla yeteri kadar ilgilenmiyor. Çocuk, bütün olanı, biteni içine atıyor, atıyor, biriktiriyor. Ve sonra öyle bir gün geliyor ki Mamak çöplüğü gibi patlıyor. Sonra da biz gazete olarak, televizyon olarak o çocuğun üstüne hücum ediyoruz. Olay bu yavrum. Ne verdik de ne istiyoruz? Hayatın kanunları vardır. Vermeden, birşey alınmaz.bugün pek çok ana baba çocuğun karnını doyurmakla, ona marka elbiseler almakla, pahalı okullarda okutmakla görevlerini yaptıklarını sanıyorlar. İşte yanılgı burdan başlıyor. Biz onu yapıyoruz, bunu yapıyoruz, ama çocuk bizi affetmiyor. Sevgisizliğin, ilgisizliğin faturası bazan çok ağır çıkıyor. Sevgi, hayatın ışığı. Sevgi, varoluşun kendisi. Sevgi olmayınca hiçbirşey olmuyor. İnsanoğlu doğduğu andan itibaren son nefesini verinceye kadar biraz sevginin, biraz ilginin, biraz yakınlığın özlemi içinde. Sevginin olduğu yerde herşey var. Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey yok. Bugün boşanma davalarının çılgınca artması sadece ama sadece sevgsizlikten ileri geliyor. İki taraf da birbirini sevmiyor. O zaman günlük hayat içinde bahanelerde kendiliğinden ortaya çıkıyor. ..
Pek tabiidir ki sevgiyi de ölçülü vermek gerekiyor. Aşırı sevgi de çocuğu şımartıyor, ileride eşinin ve cemiyetin başına dert oluyor. Sevgi, muhakkak ölçülü olmak zorunda. Anahtar, bir diş fazla olursa kapıyı açmaz. Bu böyle biline.
Kıymetli yavrum, bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur Yazan Sabri Tandoğan