Sayın Öğrenci,

7.5.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, sana söyleyeceğim tek söz var: Lütfen iyi dinle. Kendi hayatını yaşa. Kendi kendin ol. Çevreden sana ne? Sen onlardan sorumlu değilsin ki? Maksim Gorki, dünyanın en büyük yazarlarından biri. Bir fırıncının yanında çırakmış. En güzel eserlerini odun alevlerinin ışığında yazmış. Edison, elektriği bulmak için en zor şartlarda ikiyüz bin deney yapmış. Beethoven, dünyanın en büyük müzik eseri olan 9. senfoniyi sağken bestelemiş. Van Gogh, en güzel eserlerini beş parasızken kardeşi Teo’nun gönderdiği ekmek parasıyla bestelemiş.

Değerli yavrum, bu örnekleri sabaha kadar uzatabiliriz. Bu şahısların hiçbiri başkaları şunu yapıyor, bunu yapıyor dememiş. Var güçleriyle kendi kendilerini yetştirmeye çalışmışlar. Lütfen dikkatli olalım. Başkalarını bırakalım. Bu dünya, senin dünyan. Onu en güzel, en dikkatli, en saygılı bir şekilde yaşamaya çalışalım. Başkaları ne halt ederse etsin. O edepsizlikler, o namussuzluklar, o şerefsizlikler bizim sınırımıza geldiği zaman duruyor mu, durmuyor mu, biz ona bakalım. İşte böyle yavrum. Başkaları rüşvet alıyorsa o şerefsizliği ben de mi yapayım? Başkaları sigara içiyor, içki içiyor, namussuzluk yapıyor, kazandığı parayı kumara, uyuşturucuya veriyorsa ben de mi öyle olayım? Aman yavrum, dikkatli olalım. Hepimiz ayrı bir imtihandayız. Kimsenin hesabı, kimseden sorulmayacak. Ben, öğle yemeklerini Göksu Restoranda yiyorum. Dikkat ediyorum, her masanın hesabı ayrı geliyor. Kimsenin faturası bir başkasına çıkarılmıyor. Hayat öyle yavrum. Ahiret de öyle. Herkes kendi faturasını kendi ödeyecek. Bir kimse garson faturayı getirdiği zaman o şahıs garsona “Falan masa şunu yedi, filan masa bunu yedi” dese garson hayretle gözlerini açar, “Sana ne kardeşim” der, “sen kendi hesabını öde yeter. Başka masalara da lütfen karışma.”

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :