Değerli Hocam,
Sizi çok özledik. Afiyettesinizdir inşallah. Ben geçtiğimiz haftasonundan bu yana biraz rahatsızım. Soğukalgınlığı ve boğaz enfeksiyonu geçiriyorum. Sesim kısıldı. Benden sonra da şimdi Mehmet Bey rahatsız. İnşallah iyi olacağız. İnsan hastalanınca sağlığının kıymetini daha bir iyi anlıyor. Türlü türlü nimetler vermiş Allah'ım. Konuşabilmek de bunlardan biri. Allah'ım, insanın duygu ve düşüncelerini konuşarak ifade edebilmesi ne büyük nimet. Duygu ve düşünceler bazen bir sözle, bazen bir şiir, bazen bir müzik, bazense bir resim ile vücut bulmak istiyor. Eğer öyle olmasaydı, insanoğlunun bedeni ruhdan gelen bu enerjiye dayanamaz herhalde çatlardı, diye düşünüyorum. Allah temiz duygu ve düşüncelere sahip olup; bunları bir sanatçı gibi hayatımızda yaptığımız her işe yansıtabilmeyi bizlere nasip etsin inşallah. Yaptığımız yemekte, büyüttüğümüz çiçekte, evladımız ile, eşimiz ile, tüm evren ile iletişimimizde herşeyin bir ruhu olduğunu hatırlayarak bir sanatçı titizliği ve inceliği içerisinde olabilmeyi, içimizdeki güzellikleri onlara yansıtabilmeyi bizlere nasip etsin inşallah.
Bu noktada müsaade ederseniz sizlerle Abdülkadir Meriçboyu'nun güzel bir şiirini paylaşmak istiyorum.
Bir Kayısı Ağacı
Ben bir kayısı ağacıyım Kırşehir'in Dinekbağı'ndan. Küçücük bir ev önünde yaşarım yapayanlız. Yılda bir çiçek açar, yılda bir kayısı veririm, avuç içi kadar. Yaz olur, bir kadın silkeler dallarımı, bir çocuk yerde bağırır, güler, bense hoşnut olurum. Hem zaten benim ne söğütler gibi nezaketim vardır, ne kavaklar gibi gururum. Ben bir kayısı ağacıyım Kırşehir'in Dinekbağı'ndan. Dinekbağı'nda üç insan severim, bir çocuk, bir genç kadın, bir genç adam, benim kadar sessiz sedasız, benim kadar halim selim. En güzel ay nisan ayı, toprak yumuşak yumuşak, en güzel ay nisan ayı. Yamur yağdı, çiçek açtı, bir hoş oldu içerim, en güzel ay nisan ayı. Kavaklar uzakta upuzun, bir sağa, bir sola, başı döner kavakların. Ben bir kayısı ağacı, başımda çiçeklerim. Ben bir kayısı ağacı, üç insan severim: bir çocuk, bir genç kadın, bir genç adam. Çocuğun adı Ahmet, kadının adı Fatma, adamın adı İbrahim. Ahmet küçük ve sarı, Fatma tombul ve beyaz, İbrahim uzun ve narin. Bir tek toprak odaları var üçünün, toprak odanın bir tek penceresi. Ben bir kayısı ağacı, bazan eğilir bakarım odaya, yerde bir eski yatakla yorgan görürüm, duvarda bir eski kırık ayna, yerde bir eski kilim, bir eski hasır. Bir kayısı ağacı, bazan eğilir bakar odaya, çiçeklerinden utanır. Dün gece gaz yakamadılar, ayışığında gördüm üçünü. Üçünün suratı asık. Önce oturup zeytin ekmek, taze soğan yediler, sonra baktılar birbirlerinin gözüne, sonra esnediler. Gökyüzü bembeyazdı. Gökyüzü çiçeklerimin renginde. Gökyüzünde kavaklar Fatma uzandı İbrahim'in yanına, sağa döndü. Tombul,beyaz yüzü pencerede, gözleri açık durdu sabaha kadar Çiçeği en önce kayısı döker. Ben bir kayısı ağacıyım, döküyorum çiçeklerimi. Yer beyaz beyaz, başım yeşil yeşil, kayısılarım memede. Haziran gelecek, güneş yakacaktır tepemi, kayısılarım balla, şekerle dolacaktır. Ben bir kayısı ağacıyım,haziran gelecek, avuç içi kadar kayısılarım Ahmet'in ekmeğine katık olacaktır. Ben bir kayısı ağacıyım. Kötü bir düşüncedir almış beni. Geçti bağları budama zamanı, dedim, dedim, çarşıda dört döner İbrahim, dedim ekmek parası, zeytin parası, gaz parası. Dedim, insanlar neden yaşatılmıyor ağaçlar kadar olsun. Ben bir kayısı ağacı. Fatma'nın, İbrahim'in, Ahmet'in yumurtası, şekeri, eti. Gittikçe artmakta kederim. Günlerden pazartesi. Gene geldi, elinde çanta, o şişman adam. Şişman adam bir düşman gibi beni seyreder, ben şişman adamı bir düşman gibi seyrederim. Durmuş İbrahim kapıda, yüzü dalgın ve sinirli, bakıyor eli çantalı şişman adama. Şişman adam uzattı gövdeme elini, pencereden korkmuş kuzular gibi baktı Ahmet, büktü boynunu kuzular gibi. Ben bir kayısı ağacı. Gövdemde sarı kağıt. Yol parasını verememiş İbrahim, verilmiş haciz kararı. Yapmayın, dedim. Yılda bir çiçek açarım, dedim. Etmeyin, dedim. Ekmeğe katık oluyor kayısılarım, dedim. Bir öğle vakti baktım, kavaklar uzakta upuzun, bir sağa,bir sola. Ben kışlık odun altı lira.
Değerli Hocam sizi ve Çiğdem Hanım'ı sevgiyle kucaklıyor, ellerinizden öpüyorum. En kısa zamanda görüşebilmek ümidiyle esen kalın. Gül Uçar
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Hayatı şiir gibi yaşayabilmek Yazan Gül Uçar
Cvp: Hayatı şiir gibi yaşayabilmek Yazan Sabri Tandoğan