Sayın Hatice Hakeri,
15.5.2008 tarihli mailinizi aldım.
Efendim, 2. Elizabeth’in kraliçe olduğu günden beri ona karşı hep sevgi ve saygı duydum. O, babası 6. Gerorge tarafından çok küçük yaştan itibaren özel olarak yetiştirilmişti. Daha minicik bir çocukken babası onu sarayın çamaşırhanesinde, mutfağında çalıştırmıştı. Ömür boyu kocasının gömleklerini kendisi yıkadı. Pantolonlarını kendisi ütüledi. Çok güzel reçeller yaptı. Bir yere seyahate giderken kendi yaptığı reçeli kavanoza koyar, gittiği yere götürürdü. Ömür boy faullü hiçbir hareketi olmadı. Oturuşu, kalkışı, giyinip kuşanması, konuşması ve hareketleriyle hep bir kraliçe gibi yaşadı. Onun fotoğraflarını inceleyin, zarif olmayan hiçbir hareketini göremezsiniz.
Bursada camide Kur’an-ı Kerim dinlerken asil duruşu, edebi, inceliği benim de dikkatim çekti. Yarabbi edebiyle, saygısıyla, zarafetiyle ve huşûyla dinlemesiyle ne güzel bir insandı. Onun uçaktan inerken çantasını tutuşu bile beni hayran bıraktı. Kısa saplı bir çantaydı. Öyle bazı hanımlarınki gibi yerlere kadar uzanmıyordu. Çantayı öyle bir zarafetle tutuyordu ki.
Camideki oturuşunu da unutamıyorum. Allah, İslamla şereflendirir inşallah.
Güzel insanlar nasıl da belli oluyorlar. Sanki batınlarındaki edep, zarefet ve incelik dışa vuruyor. Öyle bir insan olabilmek ne hoş bir olay. Bugün gerek ülkemizde, gerek bütün dünyada özlemini duyduğumuz, gelişini özlediğimiz, hasretle beklediğimiz hep bu insan tipi, değil mi? Hazret-i Ömer’e sormuşlar, “İdeal müslüman nasıl olur?” Efendim, büyük halife cevap veriyor, “Halktan biriyken hükümdar gibi olan, hükümdarken halktan biri gibi olan.”
Bu cevaptaki ihtişamı ömür boyu düşündüm. Hayata tadını veren, güzelliğini veren, anlamını veren hep bu tür insanlar değil mi? Varoluşun amacı da bu değil mi? Onlar oturup kalkmalarıyla, yiyip içmeleriyle konuşmaları, sükut etmeleriyle ne güzel oluyorlar. Yarabbi o sükut yok mu o sükut, yeni yağmış kar gibi bembeyaz bir sükut. İşte orada insan güzelliği zirvesine varıyor. Tıpkı Nuraydın Hanımda olduğu gibi. İnsan güzelliği de yalnız İslamla doruk noktasına ulaşıyor. İşte o zaman insan ilahi bir aşkla doluyor ve kollarını açarak Muhammeedi bir aşkla tek istisna olmadan yeryüzündeki bütün insanları, hayvanları, bitkileri, eşya ve cemadatı kucaklıyor. “Her zerreden zikreden Allah’dır” diyor. “Her sıfatta mevsuf olan Allah’dır” diyor. Yarabbi bize de bu aşkı nasibeyle. O zaman biz de yunus Emre gibi
“Aşk gelicek cümle e ksikler biter” diyelim,
“Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz diyelim.
“Sevmek, devam eden en güzel huyum”
diyelim.
Yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Aşk gelicek cümle eksikler biter” Yazan Hatice Hakeri
Cvp: “Aşk gelicek cümle eksikler biter” Yazan Sabri Tandoğan