Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Domates adına işlenen büyük cinayet
Gönderen : İsmail
Tarih : 6/12/2008 6:22:08 AM


Sayın Hocam,



Hatırlarsınız, Çernobil felaketinden sonra basında radyasyon tartışması vardı. Bakanlar,bürokratlar ellerinde çay bardağı televizyona çıkar, çayda,fındıkta radyasyon olmadığını söylerlerdi.Yıllar sonra radyasyon olduğu ortaya çıkmıştı fakat hiç kimse bu insanlardan hesap sormamıştı.Olan vatandaşa oldu.Şimdi Kızılırmak suyu konuşuluyor.Belediye başkanı çıkıyor güvenle bu suyu içebilirsiniz diyor.Ancak son günlerde gazetelerde çıkan Tıp Kurumu’nun bir raporu var.Bu haberi aynen aktarıyorum.Bu suyu içmek  veya yemekte kullanmak artık vatandaşımızın kararına kalmış.


 


Tıp Kurumu bir araştırma yaptı. “Kızılırmak Suyu Raporu” ile Ankara’ya verilen Kızılırmak suyundaki arsenik miktarının, kanser riski taşıdığı, Tıp Kurumu’nun raporuyla da ortaya çıktı.


Araştırmanın sonucuna göre Kızılırmak suyu ishal yapmıyor ama kanser yapıyor. Üstelik numunelerde arsenik miktarı düşük gösterilmiş. Ankaralıları gelecekte "mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanseri" bekliyor. Üstelik suda arsenik kadar tehlikeli olan kadmidyum hiç ölçülmemiş...


Tıp Kurumu Başkanı Mehmet Altınok ile Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer’in imzasını taşıyan raporda, şu dikkat çekici tespitlere yer verildi:


Su kalitesi ne kadar kötü olursa olsun, klorlama gibi basit dezenfeksiyon işlemleriyle sudaki patojen organizmalar yok edilebilir ve bu suyu kullananlarda ishal vakaları görülmez.


Ama kullananlarda ishal görülmemesi, içme suyunun sağlık yönünden sorunsuz olduğunu göstermez. İçme suyu kalitesinde insan sağlığı için esas önemli olan, basit arıtma işlemleri ile kolaylıkla bertaraf edilemeyen toksik etkili kimyasal kirliliklerdir. Bu kimyasal kirliliklerin etkisi, 15-20 yıl sonra, başta kanser olmak üzere çeşitli kronik hastalıkların artmasıyla ortaya çıkar.


Kızılırmak suyunun Ankara’ya verilmesinden 6 gün sonra, 13 Mayıs 2008 tarihli ASKİ raporunda, ham ve arıtılmış su numunesindeki değerlere yer veriliyor.


Buna göre, arıtılmamış su örneğindeki arsenik miktarı 12.1 mikrogram/litre. İvedik’te arıtıldıktan sonra ise arsenik değeri 1 mikrogramın altında gösteriliyor.


Geleneksel arıtma yöntemleriyle, arsenik miktarının bu kadar düşük düzeylere nasıl çekildiğinin açıklanması gerekiyor. Bilimsel literatür ışığında, ASKİ’nin geleneksel arıtmasının ham sudaki arsenik düzeyini 1 mikrogram/litreye indirmesi mümkün değil.


Arsenik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından içme sularındaki en tehlikeli kimyasal kirlilik olarak kabul ediliyor. İçme suyunda yüksek oranlarda arsenik bulunması; “mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanseri”ne yol açabiliyor.


Ayrıca sinir sisteminde, kalpte hasara neden olabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü, TSE ve Sağlık Bakanlığı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği’ne göre, 1 litre içme suyunda izin verilen en fazla arsenik değeri 10 mikrogram.


Ancak içme suyunda 0.5 oranında arsenik bulunması bile her 100 bin nüfus için 10 binde bir, 1 mikrogram arsenik bulunması ise 5 binde bir kanser yapma riski taşıyor.


Kadmiyum, arsenikle birlikte, sudaki en zehirli kimyasal olarak kabul ediliyor. Ancak ASKİ Kızılırmak Suyu Analizi’nde, kadmiyum ölçümüne ait değerler yok. Kızılırmak’ın kadmiyum açısından da kirli olduğu daha önce raporlandığına göre, bu analizin artık yayımlanmaması şüphe çekiyor.


Kızılırmak Nehri, 1150 kilometrelik güzergâhı boyunca tarımsal ilaçlarla da etkileşim içinde oluyor. Tarımsal ilaç kökenli toksinlere ait analiz neden yapılmıyor?


 Kızılırmak güzergâhında, Kayseri dışındaki illerde atık su arıtma tesisleri yok. Kanalizasyon suları da Kızılırmak’a karışıyor.


İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan ise “Şu an itibarıyla kente verilen Kızılırmak suyu, normal karışımın 5 kat altında olduğundan, yapılan testlerde su değeri sağlık sınırları içinde görünmektedir. Oysaki Kızılırmak projesi ile kente verilmesi planlanan su miktarı 750 bin metreküptür. Ancak Gökçek, 21 gündür Ankara’ya Kızılırmak suyundan en fazla 150 bin metreküp su vermektedir. Geri kalanı ise Çamlıdere ve Kurtboğazı barajlarından karşılanıyor. Gökçek, ‘Kızılırmak suyu şehre veriliyor ve hiçbir hastalık görülmüyor’ diyerek halkı yanlış bilgilendiriyor. Karışım miktarının azlığı, yapılan testlerde su değerini sağlık sınırları içinde gösteriyor’’ dedi. Ersan, diğer barajların seviyeleri düşeceğinden ilerleyen günlerde Kızılırmak suyunun 5 kat daha fazla verileceğine işaret etti.


 


 


Allah'a emanet olun.


İsmail


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Domates adına işlenen büyük cinayet Yazan İsmail
Cvp: Domates adına işlenen büyük cinayet Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]