Merhaba Sabri amca;
Birkaç sene önce Prof.Dr.Osman Müstüoğlu, Hürriyet Gazatesi'nin Kelebek ekinde bir yazı dizisi yazmıştı. Ozaman okuduğumda beni çok etkilemişti ve dün de konuşurken aklıma geldi bu konu. Osman Müstüoğlu Japonya'da bulunan Okinawa isminde bir adada insan ömrünün ortalamasının 81-82 yıl olduğunu, orada yaşlı nüfusun çok olduğunu ve insanların çok sağlıklı olduklarını öğrenmiş ve bir araştırma yapmaya, 1,5 milyonluk nüfusa sahip bu adaya gitmiş. Orada ki insanlar nasıl bukadar sağlıklı ve uzun yaşayabiliyorlar acaba diye bir araştırma yapmaya...Orada fotoğrafçısıyla birlikte 4 gün kalmışlar ve 9-10 gün gazetede süren bu yazı dizisini hazırlamış döndükten sonra. Okinawa'da insanlar sigara içmiyorlarmış, alkol kullanmıyorlarmış; hiç kilolu insan yaşamıyormuş adada, çünkü çok sağlıklı besleniyormuş herkes, az ve sık yemek yiyiyorlarmış; öfke-sinir diye birşey yokmuş insanlarda, son derece sakin, güleryüzlü insanlarmış hepsi. Pek fazla televizyon seyretmezlermiş, çok kitap okurlarmış. Sebze, meyve ve baklagilleri çok tüketiyorlarmış. Yürüyüşü ve hareketi çok seviyorlarmış. Balık çok yiyiyorlarmış. Hoşgörülü, sevgi dolu, çok yardımsever insanlarmış. Birisine yolda birşey sorsanız sorununuzu çözmek zorunda hissederlermiş kendilerini ve size yardımcı olmak için ne gerekirse yaparlarmış. Dua ve maneviyat hayatlarında okadar önemliymiş ki... Okinawalıların %10 kadarı Budist'miş; geri kalan %90'ı bir dine bağlı değilmiş ancak herşeye minnet duyarlar ve yemek yiyince, atalarından bahsedince, sağlıkla ilgili konuşunca hep minnet duygularını ifade etmek için güneşin doğduğu yöne dönüp dua ederlermiş. Okinawalı bir öğretmen "Minnettarlık duygularımı ifade ederken hayatın farkına daha çok varıyor, ölümden daha az etkileniyorum" demiş Osman Müftüoğlu ile sohbet ederken. Okinawalılar çok sık teşekkür ediyorlarmış. Sık sık ağızlarında bu iki sözcük çıkıyormuş şükran duygularının ifadesi olarak. Herşeye teşekkür ederlermiş. Onlara göre yaşamda olan hertürlü olumsuzluk her şeylerini alabilir ancak maneviyat ve umutlarını alamazmış. Hayata okadar sıkı sıkıya bağlı ve hayattan zevk alan insanlarmış ki! Bir Okinawalı; hayatındaki önemli badireleri atlatmada, bir hastalıktan korunmada ya da iyileşmede umuda çok ama çok güveniyormuş. En zor anlarında bile teslim olmuyorlar, hayatın manevi yanına müthiş bir güçle bağlanıyorlar; görmedikleri, duymadıkları yüce ve sonsuz bir güce tüm kalpleriyle bağlanıp inanıyorlarmış. Dualar; sağlıklı yaşamak ve yaşlanmak için; huzur ve mutluluk için; başkalarına da iyilik, sağlık ve rahatlık için yapılıyormuş. Dua etmenin tedavi edici, iyileştirici bir gücü olduğuna inanıyorlarmış. Okinawa anlayışına göre umut da bedeni ve ruhu iyileştiren güzlü bir ilaçmış. Onları inciten insanları, olayları, tavırları bağışlamak, affetmek onlar için önemli bir yaşam desteği ve stres gidericiymiş. Çok yavaş yavaş konuşuyorlar, herkese, her şeye karşı son derece saygıyla yaklaşıyorlarmış. Öbür dünyaya havale etmek, olanla yetinmek, şükretmek, affetmek, sık sık dua etmek bir Okinawalının hayatında önemli bir yer tutuyormuş. Yeşil çay ve yasemin çayını çok tüketiyorlarmış. Soya ürünlerini, soya fasulyesini, soya yağını çok kullanıyorlarmış. Orada sohbet edip konuştukları Okinawalıların çoğu henüz hiç hastanede yatmamış. Düşündükleri ve inandıkları güzel şeylerin onlara ilaçlar kadar yarar sağladıklarına inanıyorlarmış. Gördükleri, kokladıkları, tattıkları, dokundukları, duydukları şeylerin de iyileştirici etkilerine inanıyorlarmış. Rahatlamak için en çok yaptıkları doğayı seyretmek, ağaçları, çiçekleri, dalgaları izlemek, kuşları, rüzgarı, su şırıltılarını dinlemekmiş. Okinawa’da yaşlıya saygı çok önemliymiş. Geleneksel kültürlerine çok bağlıymış ada halkı. Yaşlı birinin elinden tutmanın, yaşlı birine dokunmanın yaşam enerjisi aktardığına, kendilerine uzun yaşam gücü sağladığına inanıyorlarmış. Yaşadıkları çevreyle çok uyumlu, herkese dost bir karektere sahiplermiş. Okinawa’da dostluğun yeri de çok önemliymiş. Dostluğun; sağlığı güçlendiren, hastalıkları önleyen, bazı sağlık sorunlarında çözümü hızlandıran mucizevi bir gücü olduğuna inanıyorlamış. Herkese karşı okadar karşılıksız sevgi dolularmış ki! Onlar için vermek almaktan çok daha önde geliyormuş. Osman Müftüoğlu ve fotoğrafçısı orada geçirdikleri dört gün içerisinde kavga eden, yüksek sesle konuşan, bağırıp çağıran tek bir insan görmemişler; hepsi de düşmanlık ve öfke duygularından uzak, sakin ve keyifli, son derece pozitif düşünceli, mizah duyguları çok geniş insanlarmış ve bu adada yaşlı nüfus çok fazlaymış. Ozaman okuduğumda Osman Müftüoğlu pek çok insanla resimler çekilmiş orada; bir resimde 92 yaşında bir yaşlı hanımla resim çekilmiş orada bir parkta. Yüzündeki çizgiler ve bembeyaz olmuş saçları gösteriyor ki çok şey yaşamış, görmüş ama nasıl gülerek bakıyordu o resimde. Tüm resimlerde istisnasız herkes tüm içtenliğiyle gülümsüyordu.
Bu yazı dizisini okuduğumda birkaç sene önce; o an Japonya’nın Okinawa ismindeki adasına gitmeyi ve oradaki insanlarla tanışıp konuşmayı nasıl içimden geçirdim ve istedim anlatamam Sabri amca. Bu yazı dizisinin hepsini sakladım ve hala saklıyorum belki bir gün bu adaya gidebilirim ve orada yaşayan bu güzel insanlarla tanışmak kısmet olur diye.
Çok uzun bir yazı oldu; umarım sizi de kimseyi de sıkmamışımdır. Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum ve iyi geceler diliyorum.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Okinawa’lılar, o güzel insanlar Yazan İlknur
Cvp: Okinawa’lılar, o güzel insanlar Yazan Sabri Tandoğan