Sayın “Gönül Dostu”,
18.6.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, merhum Rana Hanım’dan naklen bizlere anlattıkların fevkalade önemli. Keşke insanlar o sözleri ömür boyu yanlarında taşısalar, her gün okusalar. Artık günümüzde “dinleme” unutuldu gibi. İnsanlar kendi egolarıyla, nefisleriyle öyle dolular ki istiyorlar ki yalnız onlar konuşsun. Başkaları onları dinlesin. Dün, bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Onun bir gençlik arkadaşı geldi. Adamcağız gırtlağına kadar kendisiyle dolu. Acıdım. Mütemadiyen konuştu, konuştu, saçmaladı. Üzerime fenalık geldi, az daha bayılacaktım. Zavallı insan. Bu bir nevi nefsin firavunlaşması değil mi? Bir söz söyle, biz de ibretle dinleyelim. Yoksa kurulmuş bir saat gibi herkesin kafasını şişirmeye, çevreyi bayıltacak hale getirmeye kimin ne hakkı var? Eve sarhoş gibi geldim. Eskiler insanın iki kulağı, bir dili olmasını çok anlamlı bulurlardı. İki dinle, bir konuş diye yorumunu yaparlardı. Şimdiki insanlar hep sen konuş, hiç kimseyi dinleme diyorlar. Aman Yarabbi, Allah cümleyi de, o kardeşimizi de bu durumdan kurtarsın. Japonlar çok değerli bir insanı anlatırlarken o derler, dinlemesini herkesten iyi biliyor. Birgün matematik profesörü olan bir okul arkadaşım Japonya’ya gidecekti. Telefon etti, “Sabri” dedi, “sen Japonları çok seversin, ordan sana ne getireyim?” Dedim ki “Lütfen bir kitapçıya git, sor, sizde konuşma sanatı üzerine kaç kitap var, dinleme sanatı üzerine kaç kitap? Lütfen küçük bir kağıda not al, gelince bana getir”. Sonra döndü. Verdiği rakamlar beni ürküttü. Tokyo’da Ginza Caddesindeki en büyük kitabevine girer, soruyu sorar. Aldığı cevap müthiş: güzel konuşma üzerine iki kitap, dinleme sanatı üzerine yirmisekiz kitap varmış. Aman Yarabbi, ürperdim, Japonlara olan saygım daha çok arttı.
Kur’an-ı Kerim “Oku” diye başlıyor, Mesnevi, “Dinle” diye... Hiçbir kitap görmedim ki “Konuş” diye başlasın. Keşke o kardeşimiz şu sözü bir kağıda yazsa, ve günde kırk kere okusa. Bir veli zat diyor ki “Hayatta sevilmek, sayılmak istiyorsanız ya sükut edin, ya da sükuttan daha güzel bir söz söyleyin”...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
"Ya sükut etmeli, ya da sükuttan daha güzel bir söz söylemeli" Yazan "Gönül Dostu"
Cvp: "Ya sükut etmeli, ya da sükuttan daha güzel bir söz söylemeli" Yazan Sabri Tandoğan