Kıymetli babacığım,

Sizi İstanbul'a uğurlayalı on iki gün oldu ama sanki on iki asır geçmiş gibi. Gönül yakınlığının yanında, fiziki varlığınızın da aynı şehirde olduğunu bilmenin huzuru meğer ne büyük bir nimetmiş... Burada her gün gördüğüm, konuştuğum, zahiren iyi ilişkiler içinde olduğum, ama bana gönül olarak bir o kadar da uzak pek çok insan var. Ama siz dünyanın diğer ucunda da olsanız, kulağımızda sözleriniz, gönlümüze sabırla nakış gibi işlediğiniz güzelliklerle her an bizimlesiniz. Sevgili "Gönül Dostu"muza da Fenerbahçe sohbetlerinden bir demet sunduğu için müteşekkiriz. İstanbuldaki arkadaşlarım içerleyecekler ama dönüşünüzü dört gözle bekliyoruz. Adını "Çiğdem" koyduğumuz, masamın üzerindeki  cam güzeli de artık eskisi kadar güzel açmıyor, haber vereyim dedim. Allah en kısa zamanda görüşmeyi nasip eder inşallah. Size, çok sevdiğiniz bir şiirle veda etmek istiyorum:

Yeşil pencerenden bir gül at bana,

Işıklarla dolsun kalbimin içi

Geldim işte mevsim gibi kapına

Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

Hürmetle ellerinizden öpüyorum babacığım... 

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :