Sayyn Pelin Hanym,

3.7.2008 tarihli mailinizi aldym.

Kyymetli yavrum, bir açydan haklysyn. Hayat öyle inceliklerle dolu ki bazan bir söz söyleni? tarzyna göre de?i?ik ?ekillerde yorumlanabilir, algylanabilir. Hakaret ifade eden kelimelerle söyleni? ?ekline göre iltifat da edilebilir. Bazan iltifat kelimeleri ile çok sert, kyrycy ele?tiriler getirilebilir. Ben yyllarca önce diksiyon hocaly?y yaptym. ?imdi kar?ylykly görü?seydik nice örnekler verebilirdim. Bir de daha önemli bir mesele var. Öyle durumlar var ki insanlar duygularyny, dü?üncelerini anlatamyyorlar. Anlatmak giri?iminde bulunsalar bile ya heyecanlanyyorlar, yahut dilleri tutuluyor, meramlaryny ifade edemiyorlar. Burada aslolan ne söyledi?i de?il, nasyl söyledi?i de?il neyi anlatmak, neyi söylemek istedi?idir. Orhanm Veli’nin çok güzel bir ?iiri var.

“A?lasam sesimi duyar mysynyz mysralarymda

Dokunabilir misiniz gözya?laryma, ellerinizle

Bilmezdim ?arkylaryn bu kadar güzel

Kelimelerinse kifayetsiz oldu?unu

Bu derde dü?meden önce

Bir yer var biliyorum

Her?eyi söylemek mümkün

Epeyce yakla?tym, duyuyorum, anlatamyyorum...”

Bu gibi durumlary da gözden uzak tutmamyz lazym. Japonlar diyor ki dinlemek sanaty kar?ymyzdakinin anlattyklaryny dinlemek de?il, anlatamadyklaryny da, söyleyemediklerini de bulup çykarabilmek, hissedebilmektir.

Selam, sevgi ve saygy ile.

Sabri Tando?an

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :