HOCAM MERHABA,

SAAT GECE 12 YE GELİYOR.BALKONDA OTURDUM BİRAZ.BUGÜN ANKARA ÇOK SICAKTI AMA AKŞAMLARI BİRAZ SERİNLİYOR.

Küçükken yiğenlerimin arabaları vardı. Onları dizerler,yarıştırırlar,kendi iç dünyalarınca bir düzen kurup oynarlardı.Oyuncakları onların yanında küçücüktü,onlara yukarıdan bakarlar,küçücük elleri bile oyuncağın yanında kocaman olurdu...

Balkonda otururken gökyüzünü izledim.Sanki oyuncaklar gibiydik bizde.Koskoca kainatta bir damlacık,uzun binalar,otobüsler,arabalar sanki hepsi yiğenlerimin oyunlarında kurduğu düzen.Ve sanki gökyüzünde koskoca bir göz,bizi izliyor. Kurduğu oyunu,akıl verdiği,irade verdiği canlıyı izliyor.

Her şey bu kadar basit değil tabiki. Ne muhteşem güzelliklerle dolu dünyamız ama basit gelen gönlümüzü bu muhteşemliğe kapatan olayların bu güzelliklik yanında ne kadar da basit olması.

YUNUS EMRENİN SÖZÜ GELDİ HOCAM AKLIMA:

'BİR ÇEŞMEDEN AKAN SU ACI TATLI OLAMAYA'

Razı olmadan,rıza gösterilmeden girilmiyor bu kapıdan.Kahrında hoş,lütfunda demeden yürünmüyor hocam yollar...

Öğretmeninin sözünü dinlemeyen,akılsız bir öğrenciyim ben hocam. Hatırlarsanız 2 yıl önce demiştiniz bana hayatından o çocuğu çıkar diye.(erkek arkadasımı) Ama ben her seferinde nefsine yenik düşüp her fırsatta sizin bana öğütlerinizi hatırlayıp SABRİ AMCAM demişti diyen akılsız bir öğrenci oldum.

Hocam yardımınız olmadan, ben bu işi başaramayacağım. Ve eminimki neler hissettiğimi çok iyi biliyorsunuz. Benliğimin dar haznesinden kurtulup,dur diyemiyorum hocam. Kızım ben sana bitir demiştim ama sen ısrarla devam ediyorsun demeyin ne olur, başaramıyorum hocam.

PAMUK ELLERİNİZDEN ÖPERİM

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :