Çok Muhterem Efendim, Çok sevdiğim bir büyüğümün Kore savaşından hemen sonra orada yedek subay olarak görev yaparken gözlemlediklerini paylaşmak istiyorum. Kıymetli büyüğüm bana şöyle bir sual sordular: "Bir muhtaca para versen önce ne alır?". (Bu soru orada savaş sonrası açlık ve sefalet dönemi içindeki şartlar altında düşünülmeli.) "Ekmek, yiyecek" dedim. Büyüğüm ise "Kore'de hemen kitap alıyorlar" şeklinde karşılık verdi. Bir Koreli, komşusuna misafir olarak gitse ve tuvalet ihtiyacı oluşsa, derhal evine dönüyor, zira ertesi gün (önce sizden ve tüm okurlardan özür dileyerek söylüyorum) gübre olarak kullanacak. Sabahtan akşama rüku halinde pirinç tarlalarında su içinde çeltikleri ekiyorlar, bu çalışkanlıkları karşılığında ise yılda yedi sürüm pirinç topluyorlarmış. İsraftan kaçan, okuyan ve çok çalışan o toplum bugün maddi rahatlığa kavuştu, inşallah o insanlara üsve-i hasene ve bir sanat harikası olan Fahr-i Kainat Efendimiz'e kalplerini bağlamak da nasip olur. Pirinç ve israf demişken efendim, son dönemin güleryüzlü, sevgi-dolu insanlarından Ramazanoğlu Mahmud Sami Hz.'lerinin lavaboya kaçan tek pirinç tanesi için lavaboyu söktüğünü okumuştum. İnşallah bu güzel huylar bana da sirayet eder. Ellerinizden öpüyorum efendim.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Utanacak yüzleri varsa Yazan İlker Üstoğlu
Cvp: Utanacak yüzleri varsa Yazan Sabri Tandoğan