Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : “Ver yesin, ört uyusun”
Gönderen : Güler Gökçe
Tarih : 8/1/2008 12:12:33 PM


Sabri hocam iyi akşamlar iyisinizdir inşallah.


Hocam , Mevlana Hazretlerinin bir sözü vardır elbette siz daha iyi bilirsiniz ''İnsan düşünceden, fikirden ibarettir;geri kalanı kemik ve sinirdir...'' Yüce gönüllü aşığımızın,Mevlanamızın mübarek dudaklarından dökülen nekadar anlamlı nekadar doğru bir söz.. hele ki günümüzdeki insanları hatta en yakın olarak kendimizi ve çevremizi düşününce.. hiçbirşeyden memnunluk duymayan ,negatif düşüncelere sahip olan ve buna da güzel bir kılıf uydurarak stres adı altına saklanan bireyler haline mi geliyoruz acaba... Öğrendiğim birşey var:Ben kendimi nasıl hissediyorsam dışardakiler onu görür. içimizde öylesine geniş bir mana dünyası varki inşallah ömrümüz boyunca burayı doyurmaya çalışırız. ve  emin olduğum diğer birşey:Çok şanslıyız..Çok zenginiz.. Hz Mevlanamız, Yunus Emremiz, Hacı Bektaş-i Velimiz ve nice aşıklar bizim doğdumuz ve nefes aldığımız yerlerde nefes alıp vermişler. Biraz dinlesek yine aynı nefesleri duyarız belki... yüzyılar geçti ama Hz Mevlana bize sesleniyor:''DİNLE NEYDEN...''


Hocam ellerinizden öpüyorum.


Mesnevinin ilk 18 beyti:


1.   Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
                   Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
                               Dinle, bu ney neler hikâyet eder,
                               ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.


2.   Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
                   Ez nefîrem merd ü  zen nâlîdeend
                               Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan
erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.


3.   Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
                   Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk
                              
İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle
şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.


4.   Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş
                   Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş
                               Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.


5.    Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem
                     Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem
                               Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl (kötü huylu) olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da düşüp kalktım.


6.   Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men
                   Vez derûn-i men necüst esrâr-i men
                               Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki 
esrârı araştırmadı.


7.   Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist
                    Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst
                               Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.


8.   Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst
                     Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst 
              ,Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin rûhu 
görmesine ruhsat yoktur.


9.   Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd
                      Her ki în âteş nedâred nîst bâd
Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun.


10.  Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd
                       Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd
                               Neydeki âteş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir.


11.  Ney harîf-i herki ez yârî bürîd
                      Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd
                               Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri,
bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır.


12.   Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
                       Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd
                               Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem demsâz, hem müştâk bir 
şeyi kim görmüştür


13.   Ney hadîs-i râh-i pür mîküned
                       Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned
                                Ney, kanlı bir yoldan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eder.


14.   Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist
                       Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst
                                 Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk 
etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur


15.   Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd
                      Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd
                                  Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle, 
yanmalarla geçti - .


16.   Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst
                      Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist
                                  Günler geçip gittiyse varsın geçsin. Ey pâk ve mübârek olan 
insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!..


17.   Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd
                      Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd
                                  Balıktan başkası onun suyuna kandı. Nasibsiz olanın da 
rızkı gecikti.


18.   Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
                      Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm
                                  Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar. 
O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

“Ver yesin, ört uyusun” Yazan Güler Gökçe
Cvp: “Ver yesin, ört uyusun” Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]