Sayın Zehra Hanım,

5.7.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, mesele senin sandığın gibi değil. Hayatta daima pilin iki ucunda olduğu gibi pozitif de olacak, negatif de olacak. Bir pilin nasıl iki ucu da pozitif olursa o pil çalışmaz, radyonu dinleyemezsin, fenerinle  yolunu aydınlatamazsın. Tıpkı onun gibi. Hayat da öyle. Bütün mesele hayatta insanlara nasıl davranılacağını öğrenmekte. Ailesi tarafından bir hayvan gibi yetiştirilmiş, görgüsüz, köksüz, kültürsüz, çağdaş, ilerici geçinen bir yaratıkla nasıl diyalog kurulabilir? Kabahat onda değil, o hayvana sevgi, saygı, ilgi gösterende. Böylelerini görünce yolumuzu değiştireceğiz. Biz ne yapıyoruz, bu ciğeri beş para etmez şerefsiz, iffetsiz insanlara sevgi gösteriyoruz, saygı gösteriyoruz, sonuç ne oluyor? İlk tekmlerini bize atıyorlar. Şimdi kabahat onların mı, bizim mi?

Değerli yavrum, lütfen insanlar hakkında topyekun hükümler vermeyelim. Bazan yan yana gül de oluyor, zakkum  da oluyor. Ben bir gün Avşa Adası’nda, Avşa Köyü’nden Araplar Köyü’ne gidiyordum. Yolda harikulade güzel bir beyaz gül fidanı gördüm. Baktım, baktım doyamadım. İnanılmayacak kadar güzeldi. Onun hemen yanıbaşında gübre vardı. Gübrenin üzerinde bok böcekleri dolaşıyorlardı. Gazetenin ucuyla bir tanesini aldım, gülün üstüne koydum. Ne yapacak diye merak ediyordum. Zavallı hayvan perişan oldu. Bir sağa bir sola gidiyor, hareketleriyle gül kokusundan duyduğu ıstırabı anlatıyordu. Yine gazetenin ucuyla çok dikkatli bir şekilde onu gülün üzerinden aldım, diğer arkadaşlarının arasına bıraktım. Öyle mutlu olmuştu ki. Hayat böyle yavrum. Biz, bok böceği gibi insanlara sevgi, saygı, incelik, nezaket, edep, zarafet gösterirsek onlar tiynetlerinin gereğini yerine getirirler. Bütün mesele hayatta her zerreye layık olduğu değeri verebilmektedir. Evet, tuvalet süpürgesi faydalıdır. Ama biz onu alıp da salonun baş köşesine getirirsek durum ne olur siz düşünün.

Değerli yavrum, bütün mesele insanları tanımak ve onlara layık oldukları şekilde davranmaktır.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :