Sayın “Bir Talebe”,
15.8.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, sırayla sorularını cevaplandıralım.
1-) Cahilin kızdırması da, sevindirmesi de bizi eninde sonunda nefsimizin elinde oyuncak olmaya götürür. Çok değerli yavrum, bir büyük zat, “Düşmandan değil, cahillerden korkun” diyor. Onların sözleri ve hareketleri karşısında daima dikkatli, daima tetikte, daima uyanık olmalıonlardan gelecek her çeşit negatife karşı hazırlıklı bulunmalıyız. Onlar bizi bazan nefsaniyetin en derin uçurumarına atabilirler. Bu nedenle son derece tetikte olmalıyız.
Alimin kızdırması da gene bizim için hayırlıdır. Bizi tefekküre götürür. Mukayeseye götürür, muhakemeye götürür. Onlar, pozitif elektrik çıkaran güzel insanlardır. Onlarla beraber olmak insana huzur, mutluluk ve güzellik getirir.
2-) İnsanoğlu, yaratılmışların en şereflisidir, en değerlisidir, en güzelidir. Kainatta herşeye var oldu da insan öyle yaratıldı. Bütün mesele hergün bizi ezen, boğan, körleten nefsin pençesinden kendimizi kurtarıp, mana iklimlerine kanat açabilmektedir. Bizi nefsaniyetin kör uçurumlarına düşürecek durumlardan, insanlardan, iklimlerden uzak kalmamız gerekir. Öyle insanlar var ki onların yazdıklarını okumak, söylediklerini dinlemek bazan telafisi mümkün olmayacak şekilde başımıza dert açabilir. Aman dikkatli olalım.
Hayat, hayatın her köşesi binbir güzelliklerle dolu. Gören bir göz, işiten bir kulak, hisseden bir kalp için her zerre akıl, sır ermeyecek mucizelerle, ihtişamlarla, güzelliklerle dolu. Onun için mana büyükleri “Görenedir, görene, köre nedir, köre ne?” diyorlar. Yunus Emre, “Gören göz değil, gönüldür” diyor. Ne olur, insanlara, olaylara, eşyaya, gördüğümüz her zerreye gönül gözüyle bakabilsek.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Gören göz değil, gönüldür Yazan "Bir Talebe"
Cvp: Gören göz değil, gönüldür Yazan Sabri Tandoğan