Sayın Asiye Hanım,

18.8.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, doğrusu çok hayret ettim. Asiye validemiz bütün müslümanların sevdiği, hürmet ettiği çok çok çok büyük bir hanımefendidir. Kainatın tarih boyunca gelmiş, geçmiş on büyük kadınından biridir. Böyle bir isim aldığın için Allah’ına şükret. Kalk, banyo yap, gusul abdesti al, seccadeni ser, iki rekat şükür namazı kıl. Tesbihini eline al, doksan dokuz kere “Estağfirullah” çek. Sen ne yapıyorsun, çıldırdın mı, belanı mı arıyorsun? Hangi şerefsiz, hangi namussuz,  hangi alçak senin kafana bu düşünceyi soktu? Bu memlekette zahire bakarak hüküm veren ne kadar sersemler var. Bizler, Hazret-i Asiye’nin, Hazret-i Meryem’in, hz. Hatice’nin , Hz. Amine’nin isimlerini anarken derhal saygı durumuna geçmeliyiz. Ne mutlu sana ki kainatın on büyük kadınından birinin ismi sana verilmiş. İnşallah o mübarek validemizin aşkı, heyecanı, yüceliği de sana geçer. Peygamberimizin bu ismi reddettiği nerden çıkıyor? Bunu hangi uyuz söylüyor? Hiç imkan var mı? Allah, mahşer günü Asiye validemizin ellerinden, ayaklarından öpmeyi bana nasibetsin.

Durum böyle yavrum. Artık karar senin.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :