Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Ne mübarek bir hanım, nur içinde yatsın
Gönderen : İlknur
Tarih : 8/20/2008 9:59:37 AM



Merhaba Sabri amca;


 Dün gazetede bir yazı okumuştum, çok etkilendim ve size de yollamak istedim. Almanya'nın bir  Hayvanat Bahçesi'nde üç ay önce dünyaya gelen yavru bir goril pazar günü sebepsiz bir şekilde aniden ölmüş. Yavrusunun cansız bedenini sürekli yanında taşıyan anne goril kimseyi kendine yaklaştırmıyormuş, yavrusunu da beraberinde taşıyormuş heryere. Anne goril cansız yavrusunu yukarı doğru kaldırıp uyandırmaya çalışıyormuş. Resimleri vardı gazetede; anne gorilin yavrusunu yukarı kaldırıp uyandırmaya çalıştığı fotoğraf ve yavrusunun cansız bedenini sırtında taşıdığı fotoğraf. Görünce içim burkuldu. Okadar etkileyici ki! Annem henüz gelmediği için babamı yemeğe çağırmıştım dün akşam. Annem de bugün akşam gelecek inşallah. Kardeşimle birlikte gelecekler. Akşam otururken anne gorille yavru gorili anlattım; babamla eşim de etkilendi. Bir resim albümümüz vardı; babama onu gösterdim. Orada babaannemin resmini görünce içim fena oldu, babamın da üzüldüğünü hissettim ve kapattım konuyu. Sonra babam eve gitti. Biz de eşimle babannemden bahsetmeye başladık;epey bir konuştuk ondan; duygulu anlar yaşadık; ikimizin de yine gözlerimiz dolu dolu onu anlattık. Babaannem çok temiz, çok güzel bir insandı. Küçüklüğümden beri onunla konuşmayı çok severdim. Onun konuşması içime nasıl bir huzur, nasıl bir güzellik verirdi tarifi imkansız. Bir keresinde bana 7-8 sülale öncesinde yaşayan bir evliyadan bahsetmişti, çok büyük bir zat olduğundan. O kişinin de Trakya tarafında babaannemlerin yaşadığı ufak kasabada türbesi var,  her gittiğimizde oraya da gideriz, soyadımız da oradan geliyormuş. Çok severdim öyle şeyler anlatmasını. Ufacıkken, 3-4 yaşlarımdayken ilk duamı ondan öğrenmiştim, elimi açtırıp her akşam yatarken bana tekrarlata tekrarlata öğretmişti, benim de çok hoşuma gitmişti. Ozamanlar Allah’ı anlatmaya başlamıştı bana ve dua okutmaya. O yaşlarda öğrenilen hiç birşey kolay kolay unutulmuyor. Nasıl ki ben onu çok özel severdim, o da beni çok severdi, hep bana “ilk torunum değilsin ama ilk gözümün nurusun, sen başkasın” derdi bana. Onu birkez olsun şikayet ederken görmedim; bir kez olsun yüzünü asık görmedim. Her zaman güleryüzlüydü, herkese karşı güleryüzlüydü, nezaman görsem hep gülerdi yüzü, yumuşacık bir kalbi vardı. Yemyeşil gözleriyle herkese gülücükler saçardı, 90 yaşındayken bile “insanın içindeki ruh hiç yaşlanmıyor evladım, ama beden sen istesen de istemesen de yaşlanıyor derdi ama içim bir sürü şey yapmak istiyor” derdi. Evladının acısını bile kendi içinde yaşadı, kimseye hissettirmeden yine hep güldü yüzü içi kan ağlarken bile. Siz bir keresinde “insan Allah’a öyle bir teslimiyet içinde olmalı ki bir insanın ölünce yıkayıcısına teslim oluşu gibi” demiştiniz. Yanlış ifade ettiysem affedin. Babaannem de Allah’a aynen böyle bir teslimiyet içindeydi. Konuşmalarıyla, sözleriyle, hal ve tavırlarıyla öyle bir teslim olmuştu ki ona...Onu görüp tanıyıp da sevmeyen tek bir insan görmedim; herkes okadar severdi ki onu o yaşadığı Trakya tarafındaki ufak kasabada. Her insanı istisnasız severdi, bir kez duymadım ondan “bu insan kötü bir insan” diye. Ne sıkıntısını, ne acısını, ne ağrısını, ne sızısını bilirdik. İki sene yatalak kaldığında bile hep güldü yüzü. Ne zaman “Nasılsın babaanne, iyi misin” desem hep “iyiyim evladım, inşallah yakında yürürüm” diyordu ve vefat edene kadar da o yürüme umudu hiç bitmedi. Hiç sıkıntısından bahsetmez, hep başkalarını sorardı, “nasıllar, iyiler mi” diye, hep başkalarının iyiliği için dua ederdi. Vefatından bir sene kadar önce bayağı bir rahatsızlanmıştı; kendinden geçmiş ama gözleri açık boşluğa bakıyor, birilerini görüyor sanki ve hiç konuşmuyor; ölüyor dediler evdeki misafirler; evde birsürü insan vardı, eve gelenler “gidiyor artık” diyorlardı; film seyreder gibi seyrediyorlardı babaannemi, “bu durumdan sonra artık iyileşmez, demek ölüm böyle oluyor” diye konuşuyorlardı aralarında. Öyle bir söylüyorlardı ki sanki eminlerdi öleceğinden, nasıl kızmıştım içimden o an o gelen insanlara; hepsini evden kovmak geldi içimden; nerden bilebilirlerdi, Allah’tan başka kim bilebilirdi bunu! Ben de başucuna geldim babaannemin, oturdum, konuşmaya başladım onunla, orada oturan misafirler bana dediler ki “konuşma onunla, baksana kendinde değil, ölüyor o” dediler, nasıl kızdım, dayanamadım ve onlara dönüp “bunu kimse bilemez, bunu sadece Allah bilir, Allah büyük” dedim yumuşak bir ses tonuyla; birşey diyemediler; sonra babaannemle konuşmaya devam ettim, “iyi olacaksın babaanne”dedim, “inşallah iyi olacaksın, iyileşeceksin” dedim; beni dinliyordu, bakıyordu bana; sonra birden hiç konuşmayan insan ellerinin arasına yüzümü aldı, elleri yanaklarımda ve gözlerimin içine bakarak bana “canım evladım, sanki karşımda bir melek konuşuyor, yüzünü melek gibi görüyorum” demişti; korkmuştum, ürpermiştim, ağlamamak için zor tutmuştum kendimi beni ağlarken görmesin, üzülmesin diye. Nasıl dua etmiştim, ama nasıl dua etmiştim yüzüne, gözlerine bakarak; “Allah’ım yalvarıyorum burada oturan insanları mahçup et, onu yaşat biraz daha, onun canını şimdi alma, göster babannemin ölümünü bekleyen, öleceğinden bukadar emin konuşan bu insanlara büyüklüğünü” diye nasıl dua ettim hiç unutamam o anı. O günün sonunda birden bir iyilik geldi babaanneme sanki, iyileşmeye başladı, konuşmaya başladı, evdeki misafirler şaşırdılar, “Allah çok büyük, şaşılacak şey bu halden sonra düzelmesi” diye konuşmaya başladılar; babaannem bu rahatsızlıktan sonra 1 yıla yakın yaşadı nerdeyse. 93-94 yaşlarında da vefat etti. Dün akşam eşimle biraz ağladık babannemden bahsederken ve onu anlatmak istedim biraz olsun burada. O çok temiz, çok güzel, çok özel bir insandı. Allah rahmet eylesin, inşallah çok güzel bir yerdedir şuanda, inşallah çok mutlu, çok rahattır; mekanı cennet olsun. Kendisinin vefatından 1,5 sene kadar önce, 91-92 yaşlarında nişanımda çekilmiş bir resimi vardı, onu göndereyim dedim babaannemin resmini görün diye.    


Sevgi ve saygıyla ellerinizden çok çok öpüyorum. Güzel bir gün geçirmenizi diliyorum.


 http://www.gonulsohbetleri.net/html/sizden_gelenler/Babanne.jpg


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Ne mübarek bir hanım, nur içinde yatsın Yazan İlknur
Cvp: Ne mübarek bir hanım, nur içinde yatsın Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]