Merhaba Sabri amca
Yanınızdan ayrılalı üç saate yakın oldu, yeni yeni kendime geldim ve hemen size yazmak istedim hissettiklerimi. Bugün iş çıkışı yanınıza gelip sizi görmek istemiştim, meğer vedalaşmaya gelmişim, yarın ayrılıyormuşsunuz İstanbul'dan. Bilseydim gelmezdim belki oraya, vedalaşmalar beni hep hüzünlendirir çünkü. Fenerbahçe'ye geldiğim zaman sanki bir hüzün vardı etrafta, bunu okadar yoğun hissettim ki içim fena oldu. Etrafa baktım; ağaçlar sanki üzgündü, deniz buğulanmıştı, o her geldiğimde bakınca gördüğüm canlı rengi solmuştu, rüzgar herzamankinden şiddetli esiyordu sanki oradan gideceğinizi anlamış gibi. Sanki bütün doğa üzgündü; denizin solgun rengiyle, rüzgarın esintisiyle, ağaçların kıpırtılarıyla belli ediyorlardı hüzünlerini. Bir ara “ben sensiz ne yapıcam” dediniz gözlerime bakarak, daha kötü oldum bunu duyunca. O an içimden “üzülmeyin Sabri amca, siz nezaman isterseniz yanınıza gelirim” demek geldi içimden. Ayrılmak üzere ayağa kalkıp yürümeye başladığımızda kolunuzdan tutarken nasıl kötü oldum, sarılıp öpmek istedim sizi ama çekindim yapamadım; sanki Ankara'ya gitmenizi hiç istemedim o an. Taksiye binişiniz gözlerimin önünde; gözlerim doldu takside otururken gözlüklerinizin ardındaki gözlerinize bakınca, hemen gözlerimi kaçırıp denize bakmak istedim ve sonra şoför bindi arabaya ve taksi yavaş yavaş uzaklaşırken, içimde garip bir hüzün, ellerim sizi uğurlarken gözlerimde hafif hafif yaşlar bakakaldım arkanızdan. Sonra gözlerimdeki birkaç damla yaşı sildim. Bayram Bey’le yürümeye başladık, biraz sohbet ettik yürürken, sonra beni Taksi’ye bindirip uğurladı sağolsun ve taksi evime doğru gitmeye başladığı an ben de ağlamaya başladım. İçim nasıl doldu, gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Sanki içimde büyük bir hüzün vardı. Eve geldim, eşim kapıyı açtı, sarıldı, öptü beni; ağladığımı anladı gözlerimi görünce; sonra uzandık, konuşmaya başladık, sizin yarın gideceğinizi söyledim ağlayarak. “Üzülme” dedi; “daha sık gideriz, nezaman istersen gideriz Sabri amcaya” dedi. Sonra sizden bahsetmeye başladık. Sizden bahsettikçe eşim de ağlamaya başladı ben de; “şuan içindeki üzüntüyü okadar çok hissediyorum ki, büyük bir enerji var şuan sende”dedi bana. “Sabri amca beni çok değiştirdi” dedi bana ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Yine çok güzel, çok yoğun bir duygu yaşandı aramızda eşimle, siz de bizimleydiniz tüm bu duygu dolu anları yaşarken gözlerimiz ıslak ıslak. Kalbimde çok özel, çok güzel, çok farklı bir yeriniz var. İnşallah çok rahat bir yolculuk geçirip hayırlısıyla Ankara’daki evinize gidersiniz. Size bugün “Anakara’yı özlediniz mi”diye sorduğumda, “ben hiçbiryeri özlemem, gittiğim yere hemen adapte olurum” demiştiniz. Ben artık Ankara’yı çok özleyeceğim,çünkü siz oradasınız. İstanbul’da sizinle geçirdiğim anları çok özleyeceğim Sabri amca. Bulgur pilavı gününü de…. Eminim oradaki eviniz de sizi dört gözle bekliyordur ve çok özlemiştir sizi. Hayat ne garip. Ben burada siz olmasanız bile hep sizi yanımda hissederek çok özleyecekken, kimbilir Ankara’da da sizi çok özlemiş olup, görüp kavuşmayı bekleyen ve Ankara’ya gideceğiniz için çok mutlu olan ne çok insan var şuan. Allah’a emanet olun. Sizi çok, ama çok, ama çok seviyorum.
Sevgi ve saygıyla yumuşacık ellerinizden çok çok öpüyorum.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Kainatın özü: Sev, sevil... Yazan İlknur
Cvp: Kainatın özü: Sev, sevil... Yazan Sabri Tandoğan