Merhaba Sabri amca; Sabah siteye girdim acaba cevap var mı diye, yoktu, tam merak etmeye başlamıştım ki Çiğdem Hanım’dan bir mail geldi, “cevabınızı yazmıştık ama yüklemeye fırsat olmadı, inşallah akşam siteye ekleriz” diye, Allah razı olsun, sağolsun, çok memnun oldum mailini okuyunca, merakımı giderdi. Allah nekadar büyük, tam ben meraklanmaya başlamışken bu mailin gelmesi ilginç ve düşündürücü. Dün sabah da servis beklerken işe gitmek için, benim servisim gelmeden önce başka bir servis geldi ve bir kişi bindi ona, kapı açıldığı zaman servisin içini gördüm, nasıl güzel bir servisti; koltukların renkleri, servisin içinin ferahlığı, o an içimden “bizim servis de bunun gibi olsa keşke” diye geçirdim içimden; sonra benim servisim geldi ve bindim, işe geldim, çalıştım ve akşam oldu, iş çıkışı saati servisimi arıyorum dışarda, bir de ne göreyim; bizim servis değişmiş, dün sabah gördüğüm ve içimden bizim de böyle olsa diye geçirdiğim servisin aynısından gelmiş bizim servis yerine. Nasıl şaşırdım, Allahallah dedim kendi kendime, sabah içimden geçirdiğim şey akşam olmuştu, çok şaşırdım. Böyle şeyler olduğu zaman çok heyecanlandırıyor bu beni, ürpertiyor, korkutuyor, şaşırtıyor. Allah’ın büyüklüğü karşısında ürperiyorum, korkuyorum. Bugün sabah namaza başladım Sabri amca, Allah’tan hayırlısı inşallah. İnşallah devamlılığı olsun. Dün akşam annemler bize iftara gelmişlerdi, eşim erken gelmiş eve, eve geldiğimde bir de baktım nasıl güzel bir sofra hazırlanmış. Okadar zevkle ve istekle kurulmuş ki sofra, görünce çok hoşuma gitti. Nasıl ince bir zevkle hazırlanmış; sofrayı görünce ben bukadar güzel yapamazdım diye geçirdim içimden. Büyük bir itinayla dizilmiş tabaklar, yanına konan çatal, kaşık, bıçak, peçete, bardaklar, ekmek; hepsi bir örnek olan kahvaltı tabaklarına, göze çok hoş hitap eden bir düzenle koyulmuş kahvaltılıklar, tam ortada üzeri çok güzel süslenmiş harika bir salata; hepsi nasıl bir ahenkle dizilmiş, nasıl hoş bir görünüme sahip. Canım yemeğe başladığımızda bile o güzel görüntüyü bozmak istemedi, ama tabii iftar olunca karnımız acıktığı için yavaş yavaş o güzel görüntü bozulmaya ve yiyecekler midemize gitmeye başladı. Allah razı olsun eşimden, nasıl güzel hazırlamış, beni çok mutlu etti ve çok ince bir zevke sahip olduğunu da birkez daha görmüş oldum. Sonra annem, babam ve kardeşimle iftarımızı yaptık. Babam camiye teravih namazına gitti, kardeşimle eşim apartmanın bahçesine çıktılar oturmaya biraz, biz de annemle oturduk evde; sonra hep birlikte oturup sohbet ettik biraz ve annemler gittiler. Biz eşimle kaldık, biraz sohbet ettik. İki akşamdır eşim Kur’an-ı Kerim okuyor; geçen akşam televizyonda bir program seyretmiş, ben yatmıştım; okadar etkilenmiş ki bana anlattı dün akşam, ben de etkilendim, çünkü seyrederken çok duygulanmış ve aynı duyguları anlatırken bana da hissettirdi. Programda, eskiden papazlık yapan 40 yaşlarında bir insanla ropörtaj yapıyorlarmış; o insan onu çok etkilemiş. Okadar güleryüzlü, okadar hissederek, okadar samimi, okadar içten konuşuyormuş ki, ondaki o hal, seyrederken aynen eşime yansımış ve duygulandırıp etkilemiş konuşmaları. Tabii kendisi bukadar etkilendiği için, o kişiyi bana anlatırken beni de etkiledi. Bu kişi papazlık yaptığı dönemlerde araştırma yapıyormuş müslümanlıkla, Hz.Muhammet’le, Kur’an-ı Kerim’le ilgili, bir arayış içindeymiş, ve bu araştırmaları sonunda müslüman olmaya karar vermiş ve müslüman olmuş, bunda en büyük etken Mevlana’dan ve Yunus’tan çok etkilenmesiymiş; onları okuyup tanıdıktan sonra müslüman olmuş ve papazlığı bırakmış, şuan Konya’da yaşıyormuş, Türkçe öğrenmiş ve hamallık yaparak geçiniyormuş. Ropörtajı yapan sormuş kendisine “papazlık yaparken nekadar para kazanıyordunuz, şimdi ne kadar kazanıyorsunuz” diye. O beyefendi de “papazlık zamanında binlerce dolar para kazanıyordum, şimdi hamallık yapıyorum, karpuz taşıyorum, az para kazanıyorum ama şuanki huzurumu hiçbirşeye değişmem; bu içimdeki huzur çok başka, Allah nasip etti beni bir uykudan uyandırdı, gözlerimi açtı, görmememi sağladı; Allah nasip ederse görmeyeni gördürür, duymayanı duydurur, Allah isterse herşey olur, daha önce kördüm, şimdi görüyorum” demiş; hep gülümseyerek konuşuyormuş, eşim dedi ki “gülerken okadar içtendi ki gözlerinin içi gülüyordu” dedi. Sonra ropörtajı yapan yine bir soru sormuş ona ve “çevrenizden çok baskı aldınız mı, neler yaptı çevrenizdekiler müslüman oluşunuzla ilgili, çok tepki aldınızmı” diye bir soru sormuş ve o bey de şöyle demiş “çevremden okadar çok tepki geldi ki, çok baskı yapmaya çalıştılar, hristiyanlıkta müslümanlara pek iyi bakmıyorlar ama müslümanlıkta sevgi var, dil-din-ırk-mevkii ne olursa olsun tüm insanları çok seviyorum ben. Bana baskı uygulayan, bana kötü davranan o insanları da seviyorum, çünkü herkesi sevmemiz gerekiyor, çünkü onları da Allah yarattı, onları yaratan da bizi yaratan ve bizim de Yaradandan ötürü yaradılanı sevmemiz gerekiyor, Yunus böyle demiş. Sevgisiz hiçbirşey olmuyor, sevgiyle açılıyor gönül” demiş. Eşimin öyle bir anlatışı vardı ki çok etkilendim, o da çok etkilenmiş, bana “Sabri amca gibi konuşuyordu” dedi, “içten, hissettiği gibi, belli ki tüm söylediklerini yaşıyor gerçekten” dedi. “Televizyona çıkan pek çok insan var dinle ilgili konuşan, dinle ilgili bilgi verip konuşuyorlar, birsürü profesörler çıkıp konuşuyor ama o çok farklıydı, resmen içinde yaşadığını hissettiriyordu, Kur’anı Kerim’i anlattı, Hz.Muhammet’ten bahsetti; Sabri amca görse, seyretse çok severdi, onun gibi konuşuyordu, çok etkiledi beni” dedi. Ben de “keşke beni de uyandırsaydın ben de görseydim, seyretseydim” dedim, uyuyormuşum, uyandırmaya kıyamamış. O akşamdan sonra eşim akşamları Kur’an-ı Kerim’i okumaya başladı. İşte böyle Sabri amca. Dün akşam, şuan Konya’da yaşayan bu kişiyle ilgili eşimin anlattıklarından okadar etkilendim ki size de anlatmak istedim. Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Az da olsa devamlı olan ibadet güzeldir Yazan İlknur
Cvp: Az da olsa devamlı olan ibadet güzeldir Yazan Sabri Tandoğan