Çok Değerli Büyüğüm, Aziz Babacığım,
Sizin ve bütün dostların Ramazan-ı Şeriflerinizin hayırlı olması ve bu ayın bütün insanlığa sonsuz hayırlar sunması niyazıyla yeniden merhaba...
SOHBETLERİNİZDEN NOTLAR:
“Türkçede çok sevdiğim bir kelime var: Yaklaşım! Yaklaşım, her konuda çok önemli. İnsana, eşyaya, olaylara... Bir evin kapısını açarken, bir musluğu çevirirken bile çok hassas davranmalı, onlara çok sevilen bir sevgiliye dokunur gibi ürpererek, edeple dokunmalı... Yoksa eşya da bir süre sonra etkileniyor, bozuluyor. Tanıdığım bir bankacı hanım vardı. Her yakıt parası yatırmaya gittiğimde “Efendim” diyordu, “yazıcı bozuldu, sizi biraz bekleteceğim”. Yanında oturup beklerken dikkat ederdim kağıdı yazıcıya çok sert bir hareketle yerleştirirdi. Bir gün yine aynı şey olunca dayanamadım “Hanımefendi” dedim, siz kağıdı öyle bir yerleştiriyorsunuz ki, makina bundan etkileniyor. Kağıdı yerleştirişiniz bir annenin yeni doğmuş bebeğini öpüşü gibi yumuşacık olsun, ihtimamla, sevgiyle yerleştirin... O hanım pek inanmadı, biraz da şaşırarak gülümsedi... Sonra birgün karşılaştığımızda “Sabri Bey” dedi, “haklıymışsınız, dediklerinizi uyguladım, makina o günden beri hiç bozulmadı”...”
“İslam’ın estetiğe verdiği önem yeterince işlenmiyor. Bir müslümanın her hali ince, kibar, asil olacak. Giyimi, oturup kalkması, para harcaması... Tasarrufa riayet etmek, hep tasarruf terbiyesi içinde kalmak da estetik bir olaydır. Estetik, sadece fiziksel anlamda düşünülmemeli, her konuda incelik içinde olmak anlaşılmalıdır. Bazan bakıyorsunuz öyle uzun etekler giyenler oluyor ki yürürken yerleri, inerken otobüslerin merdivenlerini süpüyor. Sonra o etekle camiye gidiyorlar, temiz müslümanların temiz alınlarını koydukları yerleri kirletiyorlar. Bir müslüman hayatı öyle güzel, öyle ince yaşamalı ki herkes ona gıpta etmeli, keşke ben de onun gibi yaşayabilsem demelidir. Bunun için de her konuda estetiğe riayet etmek çok önemlidir. Rana Hanım öyle bir soğan doğrardı ki ayaklarımın ucuna basar mutfağa gider hayranlıkla onu seyrederdim. Öyle bir salata hazırlardı ki ona dokunmaya kıyamazdım. Masada yemek yerken tabaklar, peçete, bardaklar ... herşey birbiriyle uyumlu olmalıdır, estetik bir şekilde yerleştirilmelidir.”
“Güzel sanatlar insanı ibadete hazırlar. Sanat eserinden kasıt kendi beninden uzaklaşmaktır. Leonardo De Vinci, Mona Lisa’yı çizerken Allah’ı arıyordu. Orada cinsellik yok, maddiyat yok, arayış var.”
“Soru: Efendim, Allah için sevmek sözünü açar mısınız?
Cevap: Eğer bir insanı, içine nefsaniyetimizi katmadan, o bizi sevse de sevmese de ondaki manevi değerler için, yürüdüğü güzel yol için seviyorsak bu Allah için sevmektir. Ama nefsaniyetimiz için, o bizi övdüğü, göklere çıkardığı için veya bir menfaat için seviyor ve ona yaklaşıyorsak bu da nefsi için sevmektir.
“Soru: Efendim, Münir Derman Hazretleri, “Bu zamanda insanın hakiki dostu Allah’la aynı sayıdadır” buyurmuşlar. Bu sözü açar mısınız, kimlere gerçek dost gözüyle bakabiliriz?
Cevap: Bir insanın gerçek dostu Allah’tır ve onu Allah için sevenlerdir. Sadece fiziksel anlamda birbirlerinden hoşlanan bir karı-koca bile birbirlerine henüz gerçek anlamda dost olmamıştır. Ne zaman ki sahip oldukları ortak değerlerle manevi bir yolda birlikte yürümeye başlarlar, o zaman gerçek anlamda dost olmuş olurlar. Nefsaniyetle karışık başlayan bir sevginin zamanla Allah için bir sevgiye dönüşmesi de mümkündür.”
“Soru: Efendim, siz sevgi olayını çok önemsiyorsunuz, varsa yoksa sevgi. Bütün cemadata karşı sevgi göstermek gerektiğini söylüyorsunuz. Peki sevgi nedir, sevginin mahiyeti nedir?
Cevap: Sevgi, Allah’dır, yavrum. Ama gerçek sevgi, Allah rızası için olan sevgi. Nerde sevgi, orda Allah!”
“Soru: Bir sevginin gerçek olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Cevap: Eğer gözlerini okuyabilirsen, anlarsın. Kendi sevgini ölçmek istediğinde ise kalbine sorarsın. Kalbin, Allah için mi seviyorsun, yoksa nefsin için mi, sana söyler.”
“Aşkta ve dinde şüphe olmaz. Şüphe girdiği zaman ortada din de, aşk da kalmaz. Münir Bey, “Şüphe, aklın zelzelesidir” derdi. Saygısızlık da sevginin zelzelesidir. Bir sevgiye saygı eşlik etmediği zaman o sevgi bütün ihtişamını kaybeder. Hayranlık duymadığımız bir insanı nasıl sevebiliriz? Önce saygı, hayranlık, ardından sevgi... Hayatta kusursuz insan yoktur ancak gerçek, saf bir sevgi bütün ihtilafları halleder.”
“Dünya dönüyor, elektronlar dönüyor, bunun bir anlamı var. Van Gogh da resimlerinde bu dönme olayını vurgulamıştır. Herşey insanda başlıyor, insanda bitiyor. İyilikler de, kötülükler de, sevgiler de nefretler de bütün dünyayı dolaştıktan sonra insanı buluyor. Bütün bir evren buna işaret ediyor... Hayatta herşey dönücü...”
...
Sabri Tandoğan
Çok sevgili büyüğüm, burada satırlardan ayrılırken inşallah yeni bir sohbet notlarında sizlerle buluşabilmek dileğiyle size ve bütün dostlara baştan sona hayır ve esenliklerle dolu nice zamanlar, sağlık, huzur ve afiyetler diliyor ve o gülden ellerinizi bütün hürmet ve sevgilerimle öpüyorum...
Hoşçakalın...
Çiğdem Seçkin Gürel
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzerler” Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: “Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzerler” Yazan Sabri Tandoğan