Efendim,
Isini iyi yapan ve bundan manevi bir haz duyan o eski zaman insanlarini siz çok iyi bilirsiniz.Kitaplarinizda anlattiginiz o güzel insanlari... Terziler,ayakkabi boyacilari,sekerciler, yorgancilar, duvar ustalari ve her isten farkli zanaatkârlar...Sadece bir usta degildir onlar, bir insan tipidir. Tevazu sahibi, sabirli, kanaatkâr, dikkatli,titiz. Bu yüzden gündelik, siradan islerini yaparken bile bir ince sanati icra ediyormusçasina ciddiyete bürünür ve kendilerini dokunuslarinin usul usul isleyen musikisine birakirlar.
Bu insanlar çok sükür hala aramizda var.Kirk yillik ayakkabici Hasan Usta da onlardan biri Isine,el emegi ve göz nuruna ilave olarak dualarini da katan bu zanaatkâr, kendisiyle röpörtaj yapmakta olan muhabire çaga meydan okurcasina `emek maneviyattir` diyordu ve ayakkabilarina dua ettigini söylüyordu. Muhabir saskindi: `Nasil, ayakkabilariniza dua mi ediyorsunuz?` Evet, diyordu Hasan Usta: `Pençelerine tek çivi çakmadigim her ayakkabinin bitiminde, Allah`a söyle dua ederim: “Yüce Allah'im, bu ayakkabiyi giyenleri yanlis yolda yürütme, harama, kötülüge adim attirma. Onlari koru, emeklerini bereketlendir!”
Yurtdisindaki vatandaslarimizi tanitan bir belgeselde Avustralya'da ,hali ve koltuklardaki leke çikarma isini yapan bir vatandasimizi tanitiyorlardi . Kendisi isini o kadar severek ve mutlulukla yapiyordu ki sanki bir sanat icra edercesine lekeleri çikartiyordu.Bir evde çekim yapiyorlardi.Avustralyali kadin is bittikten sonra yapilan isten çok memnun kaldi ve fazladan para verdi. Vatandasimiz gülümseyerek kendisine : "Ben sadece isimi yaptim.Isimi iyi yaptigim için fazladan para alamam" dedi.
Yine ayni belgeselde New York'un en zengin semtinde küçük bir büfe isleten vatandasimiz , insanlarla çok güzel diyalog kurarak, hem hizli, hem de çok iyi servis ederek isini yapiyordu. Öyle ki ,o burnu havada sosyete insanlarinin bile sevgisini ve saygisini kazanmisti.Röportaj yapilan Amerikalilar kendisini çok sevdiklerini söylüyorlardi.Bu vatandasimiz bir gün yoldan geçen iki küçük zenci çocugu görüyor.Yüzleri asik görünen bu çocuklara yaklasiyor ve birer muz ikram ediyor ve diyor ki : “Bundan sonra her geçisinizde sizlere birer muz ikram edecegim.Yalniz bir sartim var.Buradan her geçisinizde gülümseyerek geçeceksiniz".
"Emek maneviyattir" diyen bu insanlarla hasbihal olmak,onlarin penceresinden hayata bakmak ve o maneviyati soluyabilmek bu asirda bile mümkün. Etrafinizda böyle bir insan görürseniz, gidip oturun yanina. Yalniz, fazla gevezelik etmez onlar, hal diliyle konusurlar. Gülle arkadaslik yapan gül kokar misali bir süre sonra o hale siz de girersiniz.
Bir gül için, bin dikeni sevenlere selam olsun.
Sevgi ve saygilarimla
Misafir
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
"Sevmek, devam eden en güzel huyum" Yazan "Misafir"
Cvp: "Sevmek, devam eden en güzel huyum" Yazan Sabri Tandoğan