Sayın Muradi,
21.9.2008 tarihli mailinizi aldım.
Çok değerli yavrum, bu muhteşem Ayet-i Kerime karşısında duyduğun huşu, hayret ve ürperti beni çok duygulandırdı. Gözlerimi yaşarttı.
Kıymetli yavrum, her inandık diyeni sen gerçekten inanmış mı sanıyorsun? Günümüzdeki rezaletleri görüyorsun. Temiz, masum, gariban insanlara atılan namussuzça kazıkları sen de müşahade ediyorsun. O şerefsizler, o alçaklar da inandık diyorlardı. Hani Karacaoğlan’ın şiirinde olduğu gibi
“Kafir ağlar bizim ahval-i perişanımıza”...
Kainatın en büyük şairi Yunus Emre beni daima ürperten, ağlatan bir şiirinde
“Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır”
der. Öyle muhteşem bir dünyada yaşıyoruz ki çevremiz nice güzelliklerle dolu. İbret alınacak binbir olaylarla dolu. Biz, bu çıldırtıcı kâinat karşısında ne yapıyoruz? Herbirimiz ayrı bir şekilde nefsimize kul köle olmuş “belhüm adal” yani hayvandan daha aşağı bir şekilde yaşamıyor muyuz? Sabah ezanında bütün kuşlar ayrı ayrı huşu içinde doğan günü kutlarken içimizde çağdaş, aydın geçinen birtakım yaratıklar uykumuz bölünüyor diye binbir şikayete kalkıyorlar. Şimdi biz bunlara insan mı diyeceğiz? Bırakalım leş gibi uyusunlar. Bak çevrene yavrum, duyan, düşünen, hisseden, ürperen, huşû duyan, hayret makamını yaşayan kaç kişi göreceksin? Bu nedenlerle sen topluma uyma. O, muhteşem ürpertine devam et. Allah feyzini artırsın yavrum.
Seni seviyor, sana saygı duyuyor, yeni maillerini bekliyorum. Bu fakiri de duadan uzak tutma.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
İlahi ürperti Yazan Muradi
Cvp: İlahi ürperti Yazan Sabri Tandoğan